Cumhuriyetin 100. Yıl kutlamaları FAZIL SAY, CAN OKAN

Abone Ol

Cumhuriyet, bir milletin çok büyük getirisidir, kazancıdır. O yüzden ki büyük Atatürk; ''Benim en büyük eserim Cumhuriyet'tir.'' demiştir.

Hakimiyet kayıtsız şartsız millete verilmiştir. Milli irade hakim olacaktır. Bunun tecellisi, halk kimleri istiyorsa o işinin başına gelecek ve milleti onlar yönetecektir.

Bu yıl, Cumhuriyet'in 100. yıl kutlamaları çerçevesinde birçok şeylerin yapılması tasarlanmış ve yapılmıştır.

Fazıl Say gibi dünyaca ünlü bir piyanist ve kompozitör bir yüzüncü yıl marşı bestelemiş ve bu Borusan Filarmoni Orkestrası ve büyük bir koro tarafından seslendirilmiştir.

Başka sanatçıların da bu yoldaki çalışmalarını görmekteyiz. ''Ses Ver Dünya'' isimli programlarında, başka ülkelerden ses sanatçılarına yer veren Yücel Arzen, piyanist ve bestecinin bestelediği ve bir kurul tarafından açılan yarışmada tespit edilen bir güfte ve beste yapmıştır, çalınıp dinlenmiştir.

Daha başka çalışmalar da vardır. Bu sevinç veren bir şeydir. Bir coşku ile bir yarışmaya girmiştir sanatçılar.

Aysun Öz'ün sunduğu programda Fazıl Say ve Can Okan, yaptıkları işlerden bahsettiler.

Fazıl Say, yazdığı bestede neleri anlatmak istediğini ve aradaki müzik dilini, müzik dili ile neyi ifade etmek istediğini söyledi. Bölüm bölüm izah etmeye çalıştı.

Cumhuriyet ile yaşananları, umutları, cehaleti yenmeyi ve benzeri şeyleri anlatan marş, genç kız ve erkekler tarafından seslendiriliyor.

Burada ima edilmek istenen bir şey var gibi geldi bana. Atatürk, cumhuriyeti korumak ve kollamak fikrini gençlere beyan, emanet etmiştir.

Genç yönetmen, orkestra şefi olan Can Okan orkestra çalışmaları, provaları yaparken sık sık Fazıl Say'a başvurarak nerede ne anlatılıyor, not alır. Bunu müzik dili ile nasıl yoruma tutacağını düşünür.

Sonucunda ise ortaya çok güzel bir eser çıkar. Aysun Öz'ün bu sanatçılarla uzun boylu konuşması, sohbet etmesi eseri daha iyi anlamanızı mümkün hale getirmektedir.

Borusan Senfonik Orkestrası'nın çok güzel çalışmalarına ve bu çalışmaların kayıt altına alındığına, CD olarak da piyasaya sürüldüğüne, bu alandaki adımlar olarak şahit olduk.

100. Yıl Marşı dijitale de aktarılmıştır.

Fazıl Say'ın bunun yanında yerli ve milli motifler içeren bestesi bize özgü müzik enstrümanları ile, kanunun başat bir enstrüman olduğu bir bestesi yine bu yüzüncü yıl için mevcuttur. (Kadınlar)

Fazıl Say'ın tamamen kadın şairlerin şiirlerinden yaptığı besteler ile kadın şairlerin dili müziğe yansımıştır.

Gülten Akın'dan Şükufe Nihal'e kadar.

Milli mücadelenin baş kahramanlarından biri de bir kadındır. Her fırsatta dile getirilmiştir, getirilmelidir.

Yine bu kutlamalar çerçevesinde bir kadın ressamın resimleri, kayboldu sanılan Hale Asaf'ın resimleri bulunmuş ve Paris'te yaşadığı yıllarda yaptığı resimler getirilmiş ve Marmara Güzel Sanatlar'da yine bir kadın profesörün yaptığı açıklamalara göre Cumhuriyet'in bu değişen yüzü Hale Asaf ile gösterilmiş, işlenmiştir.

Hale Asaf'ın resimleri güzeldir, sade ve naif ürünlerdir.

Daha sonra 29 Ekim'de Vatan Caddesi'nde yapılması planlanan resmi geçidin provası verilmiş ve bunda yine gençlerin halk oyunları çok güzel bir biçimde sergilenmiş, tören askeri araç ve askerlerin geçitleriyle son bulmuştur.

Bu arada Atatürk'ün annesi ile ilgili bir film ve ''Son Yemek'' isimli filmler de vizyonda, bol bol reklamı yapılarak Atatürk'ün daha iyi anlatılması yolunda çabalar göze çarpmaktadır.

Bir başka TV kanalında Okan Bayülgen'in sunduğu ''Uykusuzlar Kulübü'' adlı bir programda yine genç bir sanatçının bestesi de çalınmıştır.

Yine bir başka sanatçı da, Tarkan da bir 100. Yıl Marşı bestelemiş ve bu marş küçük çocuklar tarafından okunmuş.

Bütün bunlar 100. yıl kutlamalarına müzikle katılamak konusunda bir yarışmaya tanık olurken bir coşkuyu da kanıtlamaktadır sanıyorum.

BİR BÜYÜK ÖZLEM

Bir uçsuz bucaksız ufukta

Gökyüzü ile deniz öpüşür

Birbirine temas eder soluk soluğa

Arada hava kararır

Bir sessizlik sarar ortalığı, iner

Artık rahattır kuş, karınca

Daha sonra bir kızıllık

Cıvıl cıvıl bir ötüş, bir hareket

Bu şehvet her yanı ile tabiat

Her şey kardeştir, dosttur

Kara ormana

Kim sığmaz derler

Bir ağaca siner, konar küçük kuş

Göçler korkusuz, sakin

Ayaklar sevgi ile tünekte, dalda

Bir büyük hasret

Dokunmak sevmektir