CUMHURİYETİ SARSAN GÜN: MARAŞ KATLİAMI

Abone Ol

Yarın 24 Aralık 2024 Maraş olaylarının yıldönümü

Maraş katliamıyla, Çorum, Sivas ve de Başbağlar katliamlarının her yıldönümünde yazmaya çalıştım.

Amaç, ülkede mezhep çatışmasını tetiklemek isteyen bu katliamları ve de Türk halkını Türk halkına katlettirenleri bir kez daha hatırlatmaktı

Amaç, bu katliamların arkasındaki “derin iradenin”, bugüne kadar araştırılmadığını ve de asla soruşturulmadığını bir kez daha hatırlatmaktı

Ve de amaç bu katliamların,  ülke ekonomisini ve siyasetini Batılı küresel güçlere teslim eden 12 Eylül 1980 darbesine gerekçe yapıldığını bir kez daha hatırlatmaktı

Bu nedenle soracaklarımızı sormadan, önce küçük bir bilanço yapalım.

***     

Yıl 1978, Aralık ayının 24'ü…

Günlerdir devam eden Maraş olaylarının katliama dönüştüğü gün, yani bir katliam günü

Olaylar Güneş ne zaman doğacak filminin oynadığı Çiçek Sinemasına, 19 Aralık akşamı atılan bir patlayıcı ile başlar. Bir hafta sürer. Sanki bir el olayların büyümesini, tam bir mezhep çatışmasına dönüşmesini, büyük bir kırım yapılmasını ister!

Ve 24 Aralık günü bir katliama dönüşür.     

Resmi kayıtlara göre 111 kişi ölmüştür. 1000'den fazla yaralı olmuştur. 552 ev, 289 işyeri yakılmış, yıkılmış, tahrip edilmiştir.        

Diyebiliriz ki, Cumhuriyet tarihinin en kanlı günü Maraş'ta yaşanmıştır.    

Ve de 12 Eylül darbesinin yol taşları döşenmeye başlanmıştır.       

O gün iktidarda, CHP'nin bağımsızlarla kurduğu hükümet var idi. Fahri Korutürk Cumhurbaşkanı, Bülent Ecevit Başbakan idi.

***     

Yıl 1980, Temmuz ayının 4'ü…     

Bir aydır devam eden Çorum olaylarının katliama dönüştüğü gün

27 Mayıs 1980 günü, Bakan Gün Sazak'ın öldürülmesi fırsat bilinmişti. 28 Mayıs'ta ortam provoke edilmiş, katliamın fitili ateşlenmişti.

Bir ay boyunca süren olayların final günü 4 Temmuz 1980 Cuma günü oldu.        Görünmeyen eller, “Alaattin Camisine bomba atıldı, yakılıyor diye toplumu büyük ölçüde kışkırttı. Çorum en kanlı, en acı, hiçbir zaman unutamayacağı günü o gün yaşadı.    Ve de 12 Eylül darbesine giden yolun son taşları da döşenmiş oldu.

Resmi verilere göre 57 ölü, 200'den fazla yaralı, 300'den fazla yakılan, yıkılan ev...

Söylemeye dilimiz varmıyor ama “o görünmeyen el” ya gerçekten bomba atsaydı, ya gerçekten yaksaydı, Çorum'un hali nice olurdu?

İktidarda MHP ve MSP'nin desteklediği Adalet Partisi, o günün adıyla Milliyetçi Cephe Hükümeti var idi. Fahri Korutürk Cumhurbaşkanı, Süleyman Demirel Başbakan idi.

***

Yıl 1993, Temmuz ayının 2'si…

Sivas'ta, belleklerden asla silinmeyecek yaşanan en kanlı bir gün

Sivas ellerinde sazım çalınır...”       

Diye başlayan Âşık Veysel'e Edip Akbayram'ın,     

Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz / Güllerim yandı yüreğim dayanmaz diye cevap verdiği gün.          

Ve de üç yıldır Banaz'da, dördüncüsünün Sivas merkezde yapılan Pir Sultan Abdal Törenlerinin kana bulandığı gün.    

İçinde şair, yazar, ozan olmak üzere 33 aydın yanarak can verdi o gün.    

Dönemin hükümeti DYP-SHP koalisyonu idi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü idi.

***

Yıl 1993, Temmuz ayının 5'i. Yani Sivas katliamından 3 gün sonra… 

Başbağlar köyünün kana bulandığı, evlerin yakılıp yıkıldığı gün

Başbağlar, Erzincan ilinin Kemaliye ilçesine bağlı, Sünni halkın yaşadığı bir köydür.

5 Temmuz günü akşam ezanında köy baskına uğrar. Halk camiden çıkarılır. Olmayanlar köyün içinden isim isim toplanır. Kadınlar ve çocuklar bir tarafa ayrılır. Erkekler kurşuna dizilir.   

Orada 29 kişi, yakılan evlerde saklanan biri kadın 4 kişi yanarak can verir. Yani 33 köylü katledilir. Tüm evler yakılır. Okul yakılır. Cami yakılır.     

Diyebiliriz ki, Sivas'ta Alevileri hedefe koyan derin irade”, Başbağlar'da Sünni katliamına imza atmıştır. Ve de kitlesel Alevi-Sünni çatışmasının fitilini yakmıştır.

O gün de dönemin hükümeti DYP-SHP koalisyonu idi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü idi.

***

Şimdi soralım:

-46 yıl önce Maraş’ta, 44 yıl önce Çorum’da, 31 yıl önce Sivas’ta ve Başbağlar’da yaşanan bu acılar belleklerden silindi mi?

-Ve de devlet o günden bugüne, bu olayları kınayıp bu acıları silebildi mi?

-Ve o gün devletin başındakiler, felaketi yaşamış olan halktan bir özür dileyebildi mi?

-Yani devlet Maraş’la, Çorum’la, Sivas’la, Başbağlar’la ve de genelde halkla ve yaşanan bu felaketlerle yüzleşebildi mi?

-Ve daha da önemlisi, devlet bu katliamların arkasındaki eli görebildi mi?

Galiba verilecek cevap koskoca bir “hayır” olacaktır.