CUMA GÜNÜ VE CUMA NAMAZININ ÖNEMİ
Mümin hanımlardan da Cuma’nın feyiz ve bereketinden yararlanmak isteyenlerin Cuma’ya gelebileceklerini, ama hanımlara bir mecburiyet olmadığını yine Hz. Muhammed R.SAV. bildirmiştir.
Güneşin üzerine doğduğu günlerin en hayırlısı Cuma günüdür. Hz. Adem A.S. Cuma gününde yaratılmış, Cuma günü cennete girmiş, Cuma günü cennetten çıkarılmış, kıyamet Cuma günü kopacaktır. “Cuma günü bir çok hayırların içinde bulunduğu bir mübarek gündür” demek suretiyle Cumanın ve Cuma namazının müminler için olmazsa olmaz kıymette olduğunu bildirmiştir.
Ayrıca, camiler vatanın tapuları, Cuma namazı müslüman milletlerin hürriyetlerinin göstergesi, bağımsızlıklarının simgesi, demokrasinin bayrağı mesabesinde bir namazdır. Bunun içindir ki herhangi bir sebeple vakit namazlarını kılamayanlar veya kılmayanlar bile Cumaya gelirler ve mümkün mertebe Cumayı ve Cuma namazını terketmezler. Cuma namazı bir müminin imanının da alametidir. Cumaya gelen bir kişi müslümandır, imanlıdır.
Cuma namazı müminleri haftada bir defa da olsa camide toplanması ile birlik ve beraberliğimizin, kardeşliğimizin pekiştirilmesi, birbirlerimizi sevip saymamızın önemi bakımından da çok değerlidir. Ve yine duaların reddedilmediği mutlaka kabul edildiği bir kutsal saat, vakit te vardır. Cumada o saat gizlenmiş ve müminlerin Cuma gününün tamamını aynı özenle değerlendirmeleri amaçlanmıştır.
Cuma günü ve Cuma namazı geçmiş ümmetlere nasip olmayan, ancak Muhammed SAV. ve ümmetine verilen yüce Allah’ın bizlere bir ikramıdır. Şu hadise Cumanın değerini anlatması bakımından önemlidir. Şöyle ki;
Hz. Musa A.S. binbir kelamı yani tevratı almak üzere kutsal dağ olan Turi Sıhaya giderken orada bir kavim görüyor. Yüzleri nurlu, parlak, çekici güzellikte, asil bir insan gurubu... Hz. Musa A.S. onlara sordu; Sizler kimlersiniz? Ne yer ne içersiniz, işiniz nedir, der. Onlar da, bizler bu dağlarda yetişen bitki ve meyveleri yer, yağmur suyu içer, bütün gün işimiz ulu Allah’a ibadet etmektir. Bizler yeryüzünde melekler gibi ibadet eden insanlarız. İşimiz sırf ibadettir, derler.
Hz. Musa bu kavime, bu güzel insanlara son derece imrenir ve ulu Allah’a el açar. “Yarabbi, bu kulların gibi bu kadar temiz, pak ibadetçi başka kulların da var mı?” der. Yüce Allah Hz. Musa’ya vahye der ki, Ya Musa, A.S. ileride ahir zaman peygamberi olan Hz. Muhammed SAV. adında bir peygamberim ve onun ümmeti gelecek. Onlar Hz. Muhammed SAV.in ümmeti, haftanın diğer günlerinde kılmadıkları bir namaz, Cuma namazı kılacaklar. Onların Cuma günü kıldıkları iki rekat Cuma namazı Tur dağında gördüğün o kutsal insanların kıldıkları yetmiş bin senelik namazdan, ibadetlerinden daha hayırlıdır, buyurdular.
Bunu bize R.SAV. haber vermiş ve bu müjde için ulu Allah’a şükretmiş ve şükür secdesi yapmıştır.
Cuma günü ve Cuma namazının fazileti budur. Cuma günü böylesine kutsal, böylesine faziletli ve değerli bir gündür ve namazdır. Bu müjdeyi duyan bir mümin mazeretsiz olarak Cuma’yı hiç terkedebilir mi? Hayır, asla etmez.
Cuma namazı nasıl kılınır onu bildirelim.
Dikkat, Cuma namazı on rekattır. Önce dört rekat Cumanın ilk sünneti hutbe okunur, farzdır. Hutbeden sonra iki rekat Cumanın farzı imamla kılınır. Farzından sonra Cumanın dört rekat son sünneti kılınır. Cuma namazı biter. Farz olan Cuma’nın hutbesi ve iki rekat farzıdır. Hutbede ifade ettik. Aynı namaz kılıyor gibidir. Hutbe anında asla konuşulmaz. Lüzumsuz hareket edilmez, haramdır. Demek ki, yapılması önemli olan Cumaya gelmek, dört rekat ilk sünnet, hutbeyi dinlemek, iki rekat Cumanın farzını imama uyarak kılmak, farzdan sonra dört rekat Cumanın son sünneti niyeti ile bir namaz kılmak ve toplam on rekat tamam olmaktadır.
Peki, bunlardan başka kılınan dört ve iki rekat olmak üzere toplam altı rekat namaz nedir? Alimlerin ihtilafları nedeni ile tavsiye ettikleri bir namazdır. Kılınması farz, vacip, sünnet değildir. Şart değildir. Kılanlar inşallah sevap alır. Çünkü bir emektir, zayi olmaz. Kılmayanlar için hiçbir vebal yoktur. Cumanız mübarek olsun.