Öğrendiğimiz kadarıyla yaklaşık bir yıldır iktidarla PKK ilgililerinin görüşmesi sonucu, Öcalan geçtiğimiz hafta beklenen çağrısını yaptı; “PKK kongresini toplayarak kendisini feshetmeli”.
Öcalan’ının bu çağrısından içeride ve dışarıda pekçok kişi ve devlet memnun kaldı. Başta ABD, İngiltere ve Almanya.
Elbette her şey perdenin önüne yansıdığı gibiyse, barışın gelmesinden, anaların ağlamamasından kim memnun olmaz ki? Perdenin önüne yansıyan haliyle, biz de memnunuz. Perdenin arkasında neler var orası soru işareti.
Her ne kadar perdenin arkasında neler oluyor ve halka açıklanmıyorsa da, görüyor, duyuyor ve hissediyoruz. Daha önce de yazmıştık. “Ortadoğu’da ABD’nin haberi olmadan kuş kanadını oynatmaz” PKK’nın silah bırakması Ortadoğu’yu şekillendirmede gerek görüldüğü için. Bu işin yurt dışı gerekçesi. Yurt içi gerekçesi ise mevcut cumhurbaşkanının yeniden seçilme projesi.
İktidar PKK’yı Marksist bir örgüt gibi gösterme gayretinde. Ancak PKK hiçbir zaman Marksist olmadı. Öyle olsaydı Güneydoğu’da sürekli sosyalist örgütlere saldırmazdı.
Mevcut iktidarın 22 yıllık yönetme sürecinde, en önemli olay gündemde. İktidarın 22 yıldır değişmeyen tek adamı, sanki olaydan habersiz, sadece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin girişimleri ile ilerleyen bir süreç gibi gösteriliyor. Oysa sayın Özgür Özel’in açıklamalarına göre “son bir yıldır Öcalan’la görüşmeler sürüyormuş”
İktidarın tek adamı gelişmelere göre, halk olayı kabullenir benimserse ortaya çıkıp “zaten olayları perde arkasından ben yönetiyordum” diyecek. Aksi olursa kendini sıyırması kolay “zaten ben olaya mesafeli yaklaşıyordum” diyecek. Buna Anadolu’da “Bıçağının hem önü, hem arkası kesiyor” denir. AKP bıçağının her iki tarafı da kesiyor.
Dikkat edilirse PKK örgütü iktidar tarafından “maymuncuk” gibi kullanılıyor. Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, son gece Kılıçdaroğlu’na karşı “birlikte hareket ediyorlar” diye “öcü gibi” gösterilmişti. Sahte videolarla seçim kazanılmıştı. Şimdi ise “barış iklimi, analar ağlamayacak” söylemleri ile yine seçim kazanılacak. Her koşulda kullanılan PKK, seçimi kazanan ise AKP oluyor.
PKK her seçimde iktidar lehine kullanıldı. Kürtler üzerinde en büyük etkisi olan kişi Selahattin Demirtaş ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına rağmen yıllardır hapishanede çürütülüyor. Anımsarsak Öcalan’a rağmen bir tivitle İstanbul seçimlerini CHP’nin kazanmasını sağlamıştı. Zaten suçu da budur ve “seni başkan yaptırmayacağız” demesidir.
Onun içindir ki iktidarın tek adamı Demirtaş için; “Edirne’deki İmralı’ya hesap verecek” diyordu. Şimdi daha net anlıyoruz, Kürtlerin en güçlü adamı Demirtaş dururken neden Öcalan’la ilişki kurulduğunu.
Demokrasi güçleri olarak kaygılarımız vardır. Emperyalizmin Ortadoğu’da yarattığı sorunların istikrarsızlık yaratması ve aleyhimize yeni siyasal oluşumların ortaya çıkması. Ülkedeki hukuksuzluk ve güvensizlik ortamında kendi kişisel çıkarlarına yönelik niyetleridir.
Tüm olumlu gelişmeler, halkın gözü önünde şeffaf demokratik ortamda tartışılarak olur. Eşitlik, adalet demokrasi ortamında sağlanır. Çözümün sihirli anahtarı demokrasidir. Peki, Türkiye’de demokrasi var mı?