CHP’Yİ ELEŞTİRMEK

Abone Ol

Aklıma Osmanlının son zamanlarında Osmanlı için anlatılan bir öykü geldi. Kısaca şöyle:
“Sultan Abdülaziz döneminin en ünlü devlet adamlarından biri olan Keçecizade Fuat Paşa bir gün Fransa’daki bir toplantıda, kendince Osmanlı’yı aşağılamak isteyen Fransa İmparatoru 3. Napolyon’la girdiği bir tartışmada aynen şöyle söylemiş: "Haşmetmeab, siz, bendenize, başka bir devlet gösterebilir misiniz ki, üç yüz senedir, sizin (yani dış devletlerin) dışarıdan, bizim (yani hainlerin) içeriden devamlı tahribine direnebilmiş olsun! Evet, üç yüz senedir, siz dışarıdan, biz içeriden, Osmanlı’yı yıkamadık!"
Bu hikaye ile CHP’nin ne alakası var diyeceksiniz de, 45 yıldır aktif olarak CHP’yi gözlemliyorum. Dışarıdan muhalifi kadar içeriden de muhalifi var. Hadi diğer partileri, diyelim ki iktidar partisini anladık. İktidar muhalefeti muhalefet de iktidarı eleştirir. Ancak, medyada da CHP’yi eleştirmek öyle moda olmuş ki, herkes işini gücünü bırakmış, acımasızca CHP’yi eleştiriyor. Kendilerini CHP uzmanı ilan edenler bile var. Kendi kokuşmuş suyuna bakmıyor, yarım saatlik yağmurda suya boğulan şehrine hiç mi hiç bakmıyor, ama ağzını ballandıra ballandıra CHP’yi eleştiriyor.
Zaten kolay bahane bulmak. Şehri yağmur suyu mu bastı. CHP’nin suçu. Cumhuriyet’in suçu. Canım Ankara kurulurken 1923’lerde şu alt yapıyı iyi oturtsalardı bunlar olmazdı. Hele hele şu iki ayyaş. Her şeyin suçlusu.
Bunları anladık. İyi de CHP’nin içindekilere ne dersiniz. Adam öyle bir vuruyor ki, dışarıdakinden daha acımasız. Belki dışarıdaki insafa gelir de elini biraz çeker.
Sorduğunuz zaman cevap hazır: Biz sosyal demokrat bir partiyiz. Bizde biat kültürü işlemez. Çok seslilik bizim ana karakterimiz vs…
İyi de bunun bir ölçüsü, sınırı olmaz mı? Ölçü ve sınır aşarsa, o zaman ona “anarşizm” denmez mi?