Cehaletin kurbanı yitirdiğimiz değerler

Abone Ol

Bayramlar insanların birbirleriyle olan kırgınlıklarını-dargınlıklarını ortadan kaldırmak, birbirlerine kavuşmalarına fırsat tanıyan özel günlerdir.

Kavuşmak sadece insanın insana kavuşması mı?

Kaybettiğimiz duygulara, değerlere de kavuşmaktır.

Sevgi-saygı-dostluk-güven-sadakat-kardeşlik-dürüstlük-ahlaki değerleri yaşatabilmek insanlığa en kıymetli hazinedir.

İnsanlığın yok olduğu yaşamda hiçbir değerleri yaşatamayız.

Ülkemizin en büyük sorunlarının başında cinayetler geliyor.

Asker-polis-eş-kadın-hekim-avukat gibi her türlü cinayetlerin artması, geriye gözü yaşlı bıraktıklarının çığlıkları yüreğimizi yakıyor.

Anne-baba, vatana-insanlara faydalı olsun diye zor şartlarda yetiştirdiği çocuklarını insanlığın ölmesi için mi cinayete kurban veriyor.

Kolay mı yetişiyor subay-polis-öğretmen-hekim-hâkim-savcı-hemşire...

Tıp Fakültesini kazanan 6 yıl Tıp Fakültesi 5 yıl uzmanlık eğitimi alarak doktor oluyor.

Gece-gündüz, poliklinikte-nöbetlerde-acillerde-ameliyathanelerde çalışarak insan hayatı kurtarmak-şifa vermek için çalışıyor.

Canımızı emanet ettiğimiz doktorların canını almak ne demek?

Vatanını, bizleri korumak için yurdumuzun dört bir yanında, sınırlarda görev yapan askerimiz-polisimiz sayesinde bizler rahat uyurken onlar şehit oluyor.

Canımızı emanet ettiğimiz doktorlarımız;

Vatanı-bayrağı-halkın can güvenliğini korumak için yıllarını vererek soğuk-sıcak demeden mücadele veren askerimiz-polisimiz;

Bizlere A-B-C'yi öğreten hayata ilk adımı atmamızı sağlayan öğretmenlerimiz;

Adaleti sağlayan hâkim-savcı hepsine minnet borçluyuz.

Böylesi kıymetli değerlerimiz kimi anasız, kimi babasız, kimi anasız-babasız, kimi ana-baba hayatta olsa da maddi-manevi zor şartlarda büyüyor, okuyor, meslek sahibi oluyor.

*

Diğer bir büyük sorunumuz cehalet (bilgi ve tecrübe eksikliği) ülkemizin kanayan yarası...

Cehalet toplumun gelişmesinde en büyük zehirdir.

Bu zehirle evlilik birliğinde, çalışma-sosyal yaşantımızın her alanında her zaman yaşıyor, karşılaşıyoruz.

Evlilik birliğinde kadınını köle olarak gören, eşini sadece cinsel obje olarak düşünen, eşine-çocuklarına sevgisini, saygısını göstermeyen, hissettirmeyen, değerini bilmeyen erkek aile bireylerine-topluma faydalı olamaz.

Evlilik birliğinde tarafların birbirlerine, çocuklarına göstereceği ilgi-sevgi-saygı bir kültürdür.

Taraflar evlilik birliğini kurarken sadece kendileri değil birbirlerinin aileleri de evlilik birliğinin oluşumu içerisinde yer alıyor.

*

Cehaletin yok olması bilge-arif insan olmak için eğitimde kalitenin yükselmesi gerekir.

Bir ülkede okul sayısının artması yerine, cezaevi sayısının artması o toplumun eğitim düzeyini, kültür yapısını gösterir.

Cezaevleri sayısı-doluluk oranı, işsizlik sayısı-oranı ülkemizin ne durumda olduğunun göstergesidir.

Toplum hızla silahlanmaya doğru gidiyor.

Neden? Niçin?

Kardeşi-kardeşe kıydırmak-düşman etmek mi?

Maraş-Çorum-Sivas olayları yaşanmış bir gerçektir.

Aynı ailede CHP-AKP-İYİ Parti-MHP ve diğer partili görüşlere sahip kardeşler var. Hatta karı-koca zıt siyasi fikirlere sahip olarak medenice evlilik birliğini yürüten hanımefendiler-beyefendiler var.

İşte bu bir kültürdür.

Bunlar birbirlerine düşman mı olsunlar.?

Silahlanmaya son verilsin.

Her önüne gelen cadde-sokakta en küçük tartışmada silahını çekerek insan hayatına son veriyor.

Ya da psikolojik-ekonomik sorunları nedeniyle kendisinin-ailesinin-ayrıldığı eşinin canına kıyıyor.

Toplulukta uyulması gereken, insanlar arasındaki davranışları düzenleyen nezaket, saygı ve görgü kuralları manasına gelen adab-ı muaşeret kuralları ilkokullarda zorunlu ders olarak verilmelidir.

Öylesine çok ihtiyacımız var ki...