ÇEDES

Abone Ol

Çağdaş yaşama vurulan darbelerin arkası kesilmiyor; bir rahatsızlık yaratılırken hemen arkasından bir başka akıl almaz uygulama gündeme getirilerek yeni bir huzursuzluk kaynağı oluşturuluyor, laiklik duvarının temelinden bir tuğla daha çekilerek adı konmamış bir şeriat düzeni yerleştirilmeye devam ediliyor.

Meclis çoğunluğunu sağlayan ittifakın Cumhuriyet tarihimizdeki en gerici, en cumhuriyet, çağdaş yaşam ve laiklik karşıtı iktidarı olduğu kendini gösterdi. Tartışmaya gerek bile yok, uygulama açıkça adı konmamış bir fetret dönemi uygulamasıdır.

Bedevi Arap kültürü bir inanç ilkesi gibi sunuluyor ve gelecek nesillerin bilimle, çağdaşlıkla, ülke kalkınmasıyla ilgisi olmayan, bilimsel temelde yürümeyen insan modelleri oluşturmak üzere çocuklarımızın genç beyinlerini işlemeye devam ediyor.

İktidarın bu uygulamaları FETÖ ile yolları ayrılmadan önce gündeme alınan “abi-abla” sistemi ile okullara gerici uygulama sokulmuş,  çocukların hayal dünyasına ruhsal gelişimlerini olumsuz etkileyen çeşitli hurafe anlatımlar, gerçeklerle bağdaşmayan korku öyküleri yerleştirilmeye çalışılmıştır. Aynı uygulama belli bir uzun erimli strateji olduğunu gösteren belirtileriyle basım-yayım dünyasını ele geçiren yandaş kanallar aracılığıyla sürekli bilimsellikten uzak, düşünce sistemini geliştirmeyen programlarla “beyin yıkama” bombardımanı devam etmektedir.

Bu akıl almaz “abi-abla” sisteminin devamı olarak yasayla 5 yıllık ilköğretim ve 3 yıl süren orta ve 3 yıl süren lise öğretimi kaldırıldı yerine 4+4+4 formülüyle, sonu belirsiz bir eğitim düzenine geçildi. Bunda hedeflenen ise ilk 4 yıl okulda bulunmak zorunda olan kız öğrencilerin ortaokul süreci denebilecek ikinci 4 yıllık süreçten koparılması, hatta kız çocuklarının hiç okula gönderilmemesi idi. Bu anlayış Afganistan’daki Taliban anlayışıdır ki iktidar sözcüleri Taliban’la anlaşamadığı bir konu olmadığını yıllar önce açıklamıştı.

Şimdi de “ÇEDES – Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” uygulaması gündeme getirildi. Önce İzmir ve Eskişehir’de uygulanmaya başlandı. Bunun arkası gelecek, iktidarın laiklikle ve cumhuriyetle hesaplaşma süreci henüz bitmiş değil, yirmi bir yılda eksik kalanları da tamamlayarak özledikleri yüz yıldır bekledikleri padişahlık dönemine geçişin temel taşlarını döşüyorlar.

Yüz binleri bulan öğretmen atanması yapılmazken bu program çerçevesinde okullarda binlerce din görevlisi, imam veya manevi danışman atanması laikliği tamamen yok edecek bir programdır.

Bu uygulama hukuka aykırı olduğu gibi Anayasa’nın 42. Maddesinde geçen “çağdaş bilim ve eğitim esaslarına”, MEB Temel yasasının 11. ve 12. maddelerindeki “laiklik, bilimsellik” ilkelerine de ters düşmektedir, toplumun bir kesiminin yaşam biçimine müdahaledir.

Geçmiş dönemlerde milletvekilimiz olan eğitimci, yazar Sayın Mustafa Gazalcı’nın Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan görüşlerinin ve İzmir milletvekili Sayın Gökçe Gökçen’in açıklamalarının işaret ettiği gibi tehlike büyüktür, uygulama derhal yürürlükten kaldırılmalıdır.

En az 4 yıllık eğitim programlarından ve öğretmenlik formasyon üst programından geçerek okullara atanan öğretmenlerin yerini nasıl bir eğitimden geçtiği bilinmeyen, donanımı okullarda bulunmaya yeterli olup olmadığı düşünülmeyen kişilerin okullarda bulunması çağdaş yaşama da laikliğe de ters düşen bir uygulamadır.

Din görevlilerinin ait olduğu yer camidir, öğretmenin ait olduğu yer okuldur. Bu karıştırılmamalı, okullarımız birer bilimsel eğitim yapan kurumlar olarak kalmalıdır. Yukarda sıralanan uygulamalar durdurulmalıdır.

22 Haziran 2023