Esme rüzgar kal artık,
Gözüm yaşı sel artık
Çanakkale’de kaldın,
Çok bekleme gel artık
KADIN SAVAŞÇILAR ‘İVRİNDİLİ MEHMETÇİK
Zor günlerdir, kara günlerdir, köyde erkeklerin kalmadığı günlerdir, çöpten adam arandığı günlerdir. Bir gün gene gönüllü toplamaya gelirler. Vatanın zorda olduğu öyle günlerdir ki “Gönüllü müsün” sorulmaz bile. Boya posa bakılır, yürü Çanakkale’ye denir. Bu “yürü ölüme” demektir. Bomba seslerinin derinden derine duyulduğu, herkesin asker olduğu günlerdir.
Bir gün gene asker toplamaya gelirler köye. Çavuş, bakar, gençler yirmi kişiyi seçer. Yirmi delikanlı 18’inden büyükler çoktan askere gitmişlerdir. Şimdi sıra onlardadır. Muhtar çavuşa söz verir. Yarın yirmi kişiyi getirip şubeye teslim edecektir. Sabah olur, büyük tesadüf o gece gençlerden biri vefat etmiştir. Oysa muhtar yirmi kişi getireceğine söz vermiştir.
Çare hemen bulunur, kız kardeşi vardır. Hemen saçları kesilip erkek kıyafetine sokulur. Henüz diğerlerinin de sakalı bıyığı çıkmamış olduğundan farkına bile varılmaz. Gider Çanakkale’ye ve kardeşinin yerine askere giden bu kız Çanakkale cephesinde harp bitince gönderildiği Gazze Cephesi’nde şehit düştüğü duyulur. Kız olduğunu sadece kendi mangasındaki köylüleri bilmektedir. Sonuna kadar bu sır saklanır. O şimdi Gazze Cephesi’nde kardeşleriyle “Mehmetçik” ismiyle yatmaktadır.
Çanakkale’ den çıktım, yan basa basa
Gazze’ ye vardım, kan kusa kusa
Tekirdağ’ın berisinde, Galata’dır, Galata
Dört kardeştik, kurban olduk vatana
Çanakkale Savaşı'nda kolunu kaybetmişti! Müzede sergileniyor
Çanakkale Cephesi’ne savaşan ve sağ kolunu kaybeden İstiklal Gazisi Hüsnü Başerli’ye günün şartlarına göre devlet eliyle yaptırılarak gönderilen ahşap protez kol, Samsun’daki torunları tarafından müzeye bağışlandı. Vatanın öneminin ve uğrunda verilen çetin mücadelenin gelecek nesillere aktarılması amacıyla bağışlanan protez kol, Sadi Tekkesi Kuvayi Milliye Müzesi’nde sergileniyor.
1912-1913 yıllarında çıkan Balkan harbine katılan Hüsnü Başerli, 1914 yılında 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla 1915 yılında Çanakkale Cephesi’ne gönderildi. Seddülbahir, Kilitbahir ve Conkbayırı cephelerinde savaşan Hüsnü Başerli, vurularak yaralandı. İstanbul’daki Zeynep Kamil Hastanesi’nde 8 ay tedavi gördükten sonra yeniden vatan savunmasına katılan Hüsnü Başerli, doğu cephesinde görevlendirildi. Bayburt sırtlarında Ruslarla yapılan harpte top mermisinin havada patlaması sonucu çevreye dağılan şarapnel parçaları, vücudunun çeşitli yerlerine saplanarak, sağ kolunu dirsek üstünden kopardı. Ermeni askerleri tarafından da süngüyle göğüs ve karın bölgesinden yaralandı. Tedavi altına alınan Başerli’nin kangren olan sağ kolu, omzun koltuk altı bölümünden kesildi.
DEVLET SAHİP ÇIKTI
Başerli, Rusların eline esir düşen ve 2.5 yıl süren esaretten sonra 16 Mart 1921'de imzalanan Moskova Antlaşması ile gerçekleşen esir mübadelesiyle Almanya’dan Türkiye’ye getirildi. Yıllar sonra Ladik ilçesine bağlı Yukarı Gölyazı Mahallesi’ne Ankara’dan yürüyerek 8 günde dönen gaziye devlet sahip çıktı. 1927 yılında ölçü alınıp devletin desteğiyle yaptırılan ahşaptan protez kolu kullanmaya başlayan Gazi Hüsnü Başerli, Cumhuriyet ilanının 10’uncu yılında kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile şereflendirilip 1’inci dereceden gazilik maaşıyla ödüllendirildi. 1936 yılında yapılan ikinci protez kolla daha rahat hareket eden Başerli, 90 yaşındayken 1982 yılında vefat etti.
MÜZEYE BAĞIŞ
Gazi dedelerinin mahalle mezarlığındaki kabrini sık sık ziyaret eden ilçede yaşayan torunları, uzun zaman kullanılan ahşap takma protez kolu da Samsun Büyükşehir Belediyesi Sadi Tekkesi Kuvayi Milliye Müzesi’ne hibe etti. Gazi maaşıyla okuyup yüzlerce öğrenci yetiştiren emekli öğretmen Seyidahmet Başerli (75) ve emekli öğretmen Azmi Başerli (72), dedelerinin kendilerine anlattığı milli mücadele hatıralarını, şimdi kendi torunlarına aktarıyor.
‘DEDEMLE GURUR DUYUYORUM’
18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü sebebiyle köy evinde buluşarak Hüsnü Başerli’yi yad eden ailenin en büyük torunu Seyidahmet Başerli, “Dedem 18 yaşına kadar köyümüzde yaşadı. Balkan Savaşı başlayınca askere alınmış. 1. Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Cephesi’nde ve Rus Harbi’nde mücadele vermiş. İlk gaziliğini, Çanakkale’de ağzından mermiyle yaralanarak almış, Rus Harbi’nde de sağ kolu kesilmiş. Esir takasında başkentten Samsun’a 8 günde yürüyerek gelen dedem, köye döndükten sonra da çiftçilikle uğraştı. Biz, onun anlattığı milli mücadele hatıralarıyla büyüdük. Neşeli ve babayiğit bir adamdı. Dik ve dikkatli yürürdü. Kendisi okuyamadığı için eğitime büyük önem verirdi. Gazi maaşı bağlanınca bizleri okutup öğretmen yaptı. Biz de dedemin kullandığı takma ahşap protez kolu müzeye bağışladık. Onu çok özlüyor ve büyük gurur duyuyorum“ diye konuştu.
‘ÜZERİMİZDE HAKKIN ÇOK’
Emekli öğretmen Azmi Başerli ise, “Rahmetli dedem, öğrenciyken harçlıklarımızı cebimize koyup, ‘Gidip okuyacaksınız, adam olacaksınız, meslek sahibi olduktan sonra bizleri hatırlayacaksınız’ derdi. Ben de dedeme okuyacağıma ve ömrümün sonuna kadar hatırlayacağıma dair söz verirdim. Bizi hiçbir zaman mağdur etmedi. Camiye gitmemize büyük önem verirdi. Okumamızda ve aile kurmamızda üzerimizde çok hakkı vardır. Dedemle çok anımız var. 1.90 boyundaydı, tek koluyla kalınca odunları jilet gibi rahatlıkla yarabilen güçteydi. Böyle bir dede de herkese nasip olmaz. Çanakkale şehitlerimizi ve gazilerimizi dedem vesilesiyle rahmetle anıyorum. Allah onlardan razı olsun” diye konuştu.
(SÜRECEK)