24 Kasım 1928, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Millet Mektepleri Başöğretmenliği” unvanını kabul ettiği gün.
1981 yılından beri de, bu günün yıldönümü “Öğretmenler Günü” olarak kutlanıyor.
Bu günü ne zaman hatırlasak, Büyük Önder’i kara tahta başında yeni Türk harflerini halkına öğretmeye çalışırken gösteren o muhteşem fotoğraf gözümüzün önünde canlanıyor.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin “çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkma” hedefini, arzusunu ve heyecanını yansıtan bir fotoğraftır çünkü o.
*
İdealist eğitimcilerin, Başöğretmen’in izinden yürüyerek ne büyük yeniliklere ve değişimlere imza attıklarını da, nice onurlu yaşam öyküleriyle öğrenegeldik.
Yüce bir devrim ustasının önderliğinde, pırıl pırıl, aydınlık, geleceğe umutla bakan yepyeni bir ülke kurma ideali ve heyecanı…Ve Atatürk’ün, ülkenin geleceğini emanet ettiği gençleri, vatan, millet ve bayrak sevgisiyle, bağımsızlık ülküsüyle yetiştirme azmi, inancı ve kararlılığı…
*
Bu yüksek ideallerden günümüze ne kadarının ulaşabildiğini irdelemeye çalıştığımızda, kocaman bir hayal kırıklığı ile karşılaşmamız kaçınılmaz oluyor.
İdealist insanlarımızın kökü kurumadı elbette, ama eğitim sistemimizle öylesine oynandı ki, nice mükemmel yurtseverler, nice donanımlı eğitimciler o çarkların arasında ezilip gidiyor; verimsizleşiyor, etkisizleşiyor, mücadele azmini, heyecanını kaybediyor.
*
Onun için, Öğretmenler Günü’nde, öğretmenlerimize en içten saygı ve minnet duygularımızı sunarken, Başöğretmen Atatürk’ün öğretmenlerini yeniden kazanma arzu ve beklentilerimizi de içimizde bir kez daha canlandırıyoruz.
Ve eğitim düzeyimizle ilgili, dünya sıralamasında bizleri utandıran yerimizden hızla yukarılara tırmanabilmemiz için gerekli “çağdaş eğitim sistemi”ne kavuşmanın özlemini benliğimizde duyuyoruz.
*
Yaşamakta olduğumuz olumsuzluklara rağmen, ülkemizin aydınlık geleceğine inancımızı hiç yitirmeden, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyor, yine en samimi şükranlarımızı sunuyoruz.