BU NE ACI BU NE KEDER? SUS KALBİM SUS, ARTIK YETER!

Abone Ol

SÖZ : MEHMET KARACA,

BESTE : NECDET TOKATLIOĞLU

Başımız sağ olsun Türkiye’m. Güzel yurdumuzun yarısı korkunç bir depremle sarsıldı. Yıkıntılar altında kalan kardeşlerimiz için dua ediyorum.

Milletçe seferber olup deprem illerine koşan kardeşlerimizin Allah yardımcısı olsun. Bütün yurtta dayanılmaz acılar yaşıyoruz.

1969 yılında Akşehir Askerlik şubesinde personel Teğmen’im. Akşehir, okuma yazma oranı yüksek çok aydın bir ilçedir. Sık sık konser verilir, tiyatro grupları çeşitli oyunlar sahneye koyarlardı.

1969 yılı yazında bir Cumartesi gecesi ses sanatçısı Necdet Tokatlıoğlu’nun konserine gittim. Protokolde İlçe Garnizon komutanı Albayımın yanında otururken farkında olmadan bir şarkıya coşkulu bir şekilde iştirak etmiştim. Necdet Tokatlıoğlu Albay’ıma dönerek “Albay’ım Teğmenimi sahneye alabilir miyim?” dedi. Albay’ım onay verince sahneye çıktım. Necdet bey beni kutlayarak “Teğmen’im bu şarkıyı beraber söyleyebilir miyiz?” dedi.

Ben de memnuniyetle efendim” dedim.

Sazlar Hicaz bir taksim yaptıktan sonra sözleri Mehmet Karaca’ya, bestesi Necdet Tokatlıoğlu’na ait çok sevdiğim şu Hicaz şarkıyı beraberce okuduk.

Bu ne acı bu ne keder? Sus kalbim sus artık yeter,

Bu dert ölümden beter, sus kalbim sus artık yeter..

Hainde merhamet olmaz, Zulmünden kimse kurtulmaz,

Sabretmeyen sefa bulmaz, Sus kalbim sus, artık yeter..

Maalesef, bizler de yıllardır İstanbul’da deprem korkusuyla yaşıyoruz.

1999 Düzce depremi faciası sonrası İstanbul’da diken üstünde yaşıyoruz.

Yastığa başını koyunca düşünüyorsun,

Yarına var mısın, yok musun bilmiyorsun,

Ölmeden mezara girmiş gibiyiz İstanbul’da,

Bir varmış, bir yokmuş misali yaşıyorsun…(Mehmet Özata)

SON AKŞAM YEMEĞİ

Leonardo da Vinci, Hz. İsa’nın “Son Akşam Yemeği” isimli tablosunu yapması istendiğinde büyük bir güçlükle karşılaşmıştı..

İyi adamı İsa'nın bedeninde, kötü adamı da İsa'nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda'nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı. Resmi yarım bırakıp, bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti.

Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi.

Aradan 3 yıl geçti. “Son Akşam Yemeği” neredeyse tamamlanmıştı, ancak, Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı.

Leonardo'nun çalıştığı kilisenin Kardinali, tabloyu bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı.

Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı.

Leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi. Çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu. ..

Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü.

Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle söyle dedi: "Ben bu resmi daha önce gördüm..” ''Ne zaman?" diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı.

“Üç yıl önce” dedi adam..“Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni İsa'nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti...

8 Şubat 2023