Vatandaşın bir numaralı gündemi, pahalılık, işsizlik, durmak bilmeyen zamlar. Enflasyonun hızına yetişilemiyor. Ekonomide fren patladı, mevcut iktidarla onarımı da olanaklı gözükmüyor. Tek adam rejimi, ne yenir ne yutulur meyvelerini vermeye başladı. Halk kılıç gibi yaklaşan kara kışı nasıl geçireceğini kara kara düşünüyor.
İktidar suni gündemlerle ve zorlama istatistiklerle kamuoyunu yanıltmaya çalışıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyonu %19,90 açıklaması sizce inandırıcı mı? Oysa bilim adamlarının açıkladığı enflasyon oranı %49,90’dır. Kime inanalım, bilim adamlarına mı? Yoksa sarayın talimatı ile açıklanan enflasyon değerlerine mi?
Halkın çarşıda, pazarda, günlük yaşamda hissettiği enflasyon daha yakıcıdır. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” diyerek faizleri kısmen düşürüyorlar. Sonra da döviz yükseliyor, enflasyon artıyor, pahalılık artıyor. İşçi, memur, dar gelirli, işsiz vatandaş her geçen gün daha fazla kemer sıkıyor. Giyeceğinden, yiyeceğinden kısıyor. Zaten öyle demişti Emine Hanım “Lokmalarınızı küçültün”. Bu gidişle, bırakın lokmanın küçüğünü, ortada lokma da kalmayacak. Ucube rejimin yemişlerini, demirden leblebi gibi yutmaya başladık.
Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez doğalgaz tasarufu konusunda bombayı patlattı! “Kobilerinizi kısın” haksız değil, zira mevcut denklemde halka diyeceği başka bir önerisi olamazdı. Saraya “kombileri kısın” diyecek hali yok ya. Vur abalıya, halkımız nelere kadir değil ki. Lokmasını küçültür, kombisini kısar, büker boynunu oturur. Kaderini kendisi çizdi. Ucube rejime ‘evet’ derken çizdi. Malûm; “Her toplum hakettiği şekilde yönetilir.”
Ülkemiz insanı kaderini kendi elleri ile çizdi. Bu cehenneme bir günde gelinmedi. Bu cehenneme giden yolun taşları 2017 yılında anayasa halk oylamasına ‘evet’ derken döşendi. Ülkenin kaderi tek kişinin iradesine verildi. “Kendim ettim, kendim buldum” şarkısı bu bağlamda iyi gelir.
Dünya Liderimizin veciz sözüdür; “Daha bunlar iyi günleriniz”…Yalan değil, daha da sıkıntılı günlere hazır olalım. Neden olalım? Zira ufukta hiç ışık gözükmüyor. Tüm üretim çarkları durmuş, ya da satılmış. İktidar ekonomik olarak kısmen de ayakta duruyorsa cumhuriyetin tüm üretim kurumlarını satarak, kısaca miras yiyerek…Şimdi onlar da tükeniyor. Etibanklar, Sümerbanklar, şeker ve çimento fabrikaları, Seka’lar...daha pek çok kurum ya satıldı, ya da üretimi durdu. Günde üç öğün gereksinim duyduğumuz buğdayı, hayvanlarımızı doyurmak için samanı dışardan dolarla alıyoruz. Dolar her gün yükseliyor, haliyle ekmek ve lokmalar her gün küçülüyor. Kombiyi kısmak zorunda kalıyoruz.
Üretim yok, üretimin olmadığı, işsizliğin doruğa çıktığı ortamda enflasyon düşer mi? Dolar düşer mi? Sonuç olarak pahalılık ve zam yangını söner mi?
Vatandaş kombinin düğmesine elini uzatırken, doğalgaza gelen zamları düşününce cereyan çarpmış gibi geri çekiyor. Bu kış çok zor geçecek. “Açlığa neyse ya, soğuğa dayanamayan” halkımız battaniyeye sarılıp oturur heeri.