BRÜKSEL'DEKİ PATLAMA

Abone Ol

Resmi adı "Belçika Krallığı" olan Belçika 3 resmi dili, 11 milyon nüfusu ve 30.528 km. kare alanı olan bir devlettir. Konya'dan küçük, Sivas kadar bir yerdir.
Başkent Brüksel aynı zamanda AB'nin başkenti ve NATO'nun merkezi, genel karargâhıdır.
Ve Brüksel'de yapılan bu katliamı da IŞİD üstlenmiştir.
** *
Bu saldırı ve bu katliamlar geçen yıl da olmuştu.
2015'in 7 Ocak günü Paris'te, Fransa'nın önemli bir Mizah Dergisi olan Charlie Hebdo dergisine saldırılmış, çoğu karikatürist 12 kişi ölmüştü. Fransa'nın, hatta Avrupa'nın 11 Eylül'ü denilmişti bu katliama.
Katliamı yapanlar Cezayir asıllı, Fransız vatandaşı, Paris doğumlu Müslüman iki kardeş idi. İslam'ı hırpalar görülen ve 2 yıl önce yayınlanmış karikatürler, katliam nedeni olarak servis edilmişti.
Ve yine 13 Kasım 2015 Cuma günü Paris'te, IŞİD'in yaptığı söylenen 7 ayrı noktada 7 saldırıda 129 kişi ölmüş, 99'u ağır 352 kişi yaralanmıştı.
Ülke genelinde olağanüstü hal ilan edilmiş, bütün sınırlar kapatılmış, okullar ve üniversiteler tatil edilmiş, halkın evden çıkmaması çağrısında bulunulmuştu.
** *
Peki, bu saldırılar ve bu katliamlar neyi ifade etmektedir?
Görünürde İslam'ın Batı'ya öfkesi gibidir. Batı'nın Ortadoğu'da yaptığı katliamların intikamı gibidir. Ama acaba böyle midir?
Soğuk Savaş döneminde sosyalist sisteme karşı mevzilendirilmiş İslamcı refleks, sosyalist sistemin dağılmasından sonra Batı'ya, yani Batılı küresel güçlere karşı yönelmiştir.
Ama arkasında Amerika'nın bulunduğu, İslam adına savaştığını sanan bazı radikal örgütler, İslami refleksin hedefini bulandırmış, sulandırmış, şiddete dönüştürmüştür.
İşte bugün Türkiye'yi de tehdit eden bu şiddetin, Avrupa'da korkusu yaşanmakta...
Afganistan'dan başlayarak, Ortadoğu'yu ve genel olarak Arap dünyasını mezhep savaşlarına hapsedilmiş bir siyasal yapıya dönüştüren Batı bu korkuyu yaşamakta...
Irak’ta, Suriye'de patlayan bombalara; yüzlerce, binlerce insanın ölümüne; ülkesinden kaçan, doğduğu topraklardan göçen ve Ege'nin, Akdeniz'in soğuk sularında can veren insanlara seyirci kalan Batı bu korkuyu yaşamakta...
***
Aslında Batılı emperyal güçlerin bu politikasını, 13 Ekim 2015 günü BM toplantısında yaptığı konuşmayla Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez şöyle ifade etmişti:
"Geçen yıl toplandığımızda, Esad rejimini terörist olarak değerlendirip ona karşı olanları devrimci görüp desteklediniz; şimdi ise dün 'devrimci' dediğiniz Radikal İslamcılara karşı savaş açmış durumdasınız (...) Oysa IŞİD'in bazı BM Güvenlik Konseyi ülkelerinin gözetiminde dostları tarafından kurulup beslendiğini herkes görüyor ve biliyor" demişti.
** *
Eski MİT'çi Mahir Kaynak bir TV söyleşisinde, 11 Eylül 2001'de Amerika'daki ikiz kulelerin yıkılışı için Bin Ladin'i kastederek "Mağaradaki adam yıkamaz" demişti. "Peki, kim yıktı?" sorusuna da "Onu da söylemem, söyleyemem" demişti.
Aslında bu iki kulenin yıkılışı bütün dünyada şüpheyle karşılanmıştı.
Her nedense tüm bu olaylarda tetikçiye bakılarak bir siyasi kimlik arandı ve aranmakta... Oysaki kime yaradığına bakarak yapılacak bir tespit daha doğru olmalı idi.
11 Eylül saldırıları kime yaramıştı? Elbette ABD'ye... Bu saldırılar gerekçe yapılarak Afganistan işgal edildi, Irak işgal edildi, Libya yerle bir edildi. Eskimiş Arap yöneticiler değiştirildi. Bugün Suriye, yarın Yemen, İran... Ve de belki Türkiye...
Benzer bir tespit de biz yapalım:
AB'nin başkenti ve dünyanın en kudretli ve en büyük savaş gücü NATO'nun merkezi olan Brüksel'deki katliam, nasıl yapılabilir ve kime faydası olur? Elbette ABD'ye...
-ABD'nin Ortadoğu projesine az da olsa çekimser davranan AB'yi, Amerikan politikalarına daha da teslim almak...
Afganistan'ın, Irak'ın, Libya'nın, Suriye'nin tahribatından, Yemen'deki katliamlardan sonra Arap dünyasında içten içe gelişen bağımsızlıkçı radikal toplumsal tepkileri bastırmak, bunun için meşru bir zemin yaratmak...
Herhalde İslam adına savaştığını sanan bu radikal İslamcı şiddet örgütü, Amerika'ya bu hizmeti yapmakta...
** *
Elbette terör bir insanlık suçudur. Ama ABD'nin BOP projesi ile Ortadoğu ülkelerinin tahrip edilmesi, Ortadoğu halklarının etnik ve mezhep savaşlarına hapsedilmesi daha büyük bir insanlık suçudur.
Ve de İslam adına yapılan bu terörün arkasındaki iradeyi görmemek ya da görememek ise bir siyasi suçtan öte büyük bir siyasi körlüktür.