Bizim tek bir amacımız var: GAZETECİLİK YAPMAK (Kent Notları)

Abone Ol

Önceki yıllarda şiirlerim, öykülerim yayınlanmıştı yerel gazetelerde. Ama, “muhabir” olarak göreve başlamak üzere Çorum Ekspres Gazetesi’nin kapısından girdiğimde 1970 yılının Eylül ayıydı.

Liseden sınıf arkadaşım Fikret Berker önermişti beni, kompozisyon dersindeki başarımı bildiği için.

Fikret’in babası, her vesileyle saygıyla andığım rahmetli Orhan Berker ağabeyim, matbaanın yöneticisi ve gazetenin ortağı idi. Yine ortaklardan, büyük saygı duyduğum rahmetli Orhan Çöplü ağabeyim de Çorum Ekspres’in Yazı İşleri Müdürü…Matbaa çalışanları, sonradan matbaa sahibi ve iş insanı olmuş çok değerli arkadaşlarım.

Çorum Ekspres Gazetesi ve Basımevi, Belediye’nin arkasında İpiçürüğün berber dükkânı ile Musa’nın Tekel bayii arasındaydı. Arkasında rahmetli Elvan Kayış’ın evi ve müştemilatı…Her ikisi de rahmetli oldu ya, Ahmet Kayış’ın ağabeyi Ali Kayış da çırağımızdı.

Ben, güya akademide okuyacaktım, ressam olacaktım; geçici gibi görüyordum gazeteciliği. Önce, gazetemizin fahri yazarlarından, Çorum’un onuru, gururu Ord.Prof.Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, yazdığı bir tebrik mektubuyla aklımı karıştırdı. Zira, Orhan Çöplü ağabeyimin rahatsızlığı nedeniyle, birkaç ay içinde gazetenin başyazılarını da yazar hale gelmiştim. Hatta kimilerine göre “harika çocuk”tum.

Sonra, Çorum Ekspres, Aydın Kalelioğlu’nun sahibi olduğu Yeni Gün gazetesi ile Nisan 1971’de birleşti.

Kısa sürede -resmi izin alınarak- “Çorum” adı kullanılmaya başlandı.

Yeni ortaklık yapısı içinde Gazetenin İmtiyaz Sahibi de Aydın Kalelioğlu idi. İşte, ikinci olarak beni gazeteciliğe bağlayan rahmetli Aydın Ağabey oldu. “Seni, Ekspres Gazetesi’nden beri izliyorum, çok yeteneklisin, gazeteciliği meslek olarak seçmelisin.” dedi.

O arada uğradığım bir haksızlık nedeniyle resme de küsünce, mesleğim gazetecilik oldu. Çorum Gazetesi’nde, muhabir, yazı işleri müdürü ve genel yayın müdürü sıfatlarıyla görev yaparken, yanı sıra TRT ve Hürriyet Haber Ajansı muhabirliklerini de yürüttüm.

Hatta, birkaç yıl Maden-İş’in yayın organını çıkardım. Ben başladığımda adı “İşçinin Sesi” idi. Maden ocağı deyimi ile maden işçisinin yuvası, evi, ocağı anlamlarını bir araya getirerek yayın organının adını “Ocak” olarak değiştirdim.

Maden-İş’in Yürütme Kurulu, efsane sendikacılar; Genel Başkan Mehmet Kocatüfek, Genel Sekreter Hasan Güçlü (Şıhın Hasan) ve Genel Mali Sekreter Hidayet Buruk’tan oluşuyordu. Her üçünü de saygıyla, rahmetle anıyorum.

Başka yayınlara da imza attım o arada, ama sözü fazla uzatmayayım.

17 Eylül 1985 tarihinde ise ÇORUM HABER’i çıkarmaya başladım.

*

Ayrıntılara girsem roman olur, ama amacım o değil.

İlk başladığım günden beri, işimi severek ve bütün benliğimi ortaya koyarak yapmaya çalışıyorum. Tam 54 yıl geride kalıyor, başlangıçta durduğum yerde duruyorum. İster “omurgalı olmak” deyin, ister “karakter” veya “sebat”…

Kısa yaz tatilleri dışında tatilim olmadı; cumartesi, pazar, bayram demedim, hep çalıştım.

Hiç gocunmadan, kutsal bir görev bilerek, şevkle…

Yaşımı sorana, espriyle “50’de dondurdum” diyorum, ama meslek yaşım 54 olunca kendiliğinden ortaya çıkıyor. Kaldı ki, yaşla hiçbir zaman sorunum olmadı. İçimde insan sevgisinden, güzellikten başka bir duygu yok ki, yaş almaktan korkayım.

*

Çorum’u çok seviyorum. Nitekim, Basın İlan Kurumu tarafından yapılan belgeselime de “Ömrünü yaşadığı şehre adayan bir gazeteci” başlığı uygun görülmüştü.

Beni tanıyan tüm hemşehrilerim de “Çorum için çırpınan adam” diye bilirler.

Çorum için çırpınmanın yanı sıra, mesleğim için de çırpınıyorum.

Yapıcı, düzeyli, objektif habercilikle, “edebî lezzet” taşıyan yazılarla gazeteciliğin çıtasını yükseltmeye çalışıyorum. Bu çabaların sonucudur ki, ÇORUM HABER, Türkiye genelinde ilk 10 yerel gazete arasında sayılıyor.

Şirket yönetimimizin, ortaklarımızın ve Çorum’un aydın, duyarlı insanlarının destekleri sayesinde elbette.

*

İnternet haber sitelerine de resmi ilan verilmeye başlanmasıyla, belirli kriterler konulmuştu. Örneğin, Çorum’un da aralarında bulunduğu 4. kategoriye dahil illerde, tekil ziyaretçi sayısı en az 10.000, sayfa görüntüleme sayısı ise en az 30 bin olmak zorundaydı. ÇORUM HABER’in internet sitesi, etkin haberciliği ile doğal yollardan (tamamen organik) bu rakamları daima kolaylıkla aşmayı başardı. Aşamayan sitelerden resmi ilan kesintisi yapılıyordu. Ama, bir kısım siteler de vardı ki, her türlü katakulliye başvurarak, parayla tıklatarak, yani “sahtecilikle” bunu başarmış görünüyorlardı.

Gerçekte yeteri kadar izleyicisi olmayan, gerçek manada habercilik yapmayan, resmi ilanla beslenmeye alışmış meslektaşlar, aylardır yaygara yapıyorlardı, bir takım siyaset erbabını da arkalarına alarak. Ziyaretçi trafik rakamlarının düşürülmesini istiyorlardı.

Basın İlan Kurumu’nun, gerçekten adil ve tutarlı, hakkaniyetten yana Genel Müdürü Sayın Cavit Erkılınç da, üzerindeki ağır baskılara aylardır direniyordu. Ama, geçen hafta yapılan BİK Genel Kurulu’nda, bu rakamlar yarıya düşürüldü.

Yeteri kadar izlenmeyen siteler, şimdi rahatlamış olacak veya tıklama satın alanlar da daha az para ödeyecekler! 

Böyle bakınca, Sayın Genel Müdür’ün “hak etmeyen, resmi ilan pastasından pay almamalı” görüşü veya söylemi çökmüş mü oluyor?

Gerçek fikir işçisi kadrosuyla, gerçek haberciliğiyle, meslek adına katlandığı fedakârlıklarıyla yerel gazetecilik çıtasını sürekli yükseltmeye çalışan ÇORUM HABER gibi az sayıda yayın organı, kötülerle aynı kefeye konularak cezalandırılıyor mu yoksa?

“Nerde adalet?” diye haykırmamız mı gerekiyor?

*

Görüştüm kendileriyle.

Ve şu bilgileri aldım.

Öyle akla-hayale gelmeyecek yöntemler bulundu ki, ziyaretçi trafiklerinin hangisi gerçek, hangisi sahte ayırt edilmesi çok zorlaştı.

Kötü örneklere sahip çıkan etkili ve yetkili kişiler nedeniyle de, baskılar katlanılmaz hale geldi.

En iyisi, izlenirlik kriterlerini ikinci plana bırakıp, içerik-özel haber-kadro gibi kriterlerle iyi ile kötüyü, gerçek ile sahteyi birbirinden ayırmak…

Çok yapılan sahteciliklerden biri de, gerçekte çalışmayan bir takım eş-dost-yakını sigortalı göstererek kadroyu kâğıt üzerinde tamamlamak…

*

Öngörülen kadroları tam olarak, hatta fazlasıyla istihdam eden -ki gerçek gazeteciliğin kaçınılmaz gereği bu- yayın organlarına karşı, bu yoldan ekonomik üstünlük sağlayanlar, havadan para kazananlar ortaya çıkarılacaksa…

E posta adresine gelen açıklamalarla, ajans haberleriyle oturduğu yerden gazete veya internet haber sitesini dolduran, bir tek toplantıda, törende muhabiri görülmeyen, ciddi haber sitelerinin geçtiği haberi, dakikalar içinde kopyala-yapıştır yapanlar ayıklanacaksa…

Her türlü sahteciliğin önü alınacaksa, biz memnun olacağız, “İşte adalet!” diyeceğiz.

Yoksa, hakkımızı helal etmeyeceğiz.

*

Ben ve arkadaşlarım, tekil ziyaretçi sayısı 10 binden 5 bine, sayfa görüntüleme sayısı 30 binden 15 bine düştü diye frene basacak değiliz.

Aynı hızla, hatta daha da fazlasıyla, çok daha geniş kitlelere ulaşabilmenin mücadelesini sürdüreceğiz.

Çünkü, resmi ilan geliriyle geçimimizi sağlayalım diye yola çıkmadık, 54 yıl boyunca hiç böyle düşünmedik.

Bizim amacımız;

Gazetecilik yapmak.

Gazetecilik yapmak.

Gazetecilik yapmak.