ÇORUM HABER’in Kurucusu, Başyazarı, Şirket Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü, Çorum Gazeteciler Cemiyeti Onursal Başkanı Mehmet Yolyapar, Umut Radyo’daki canlı “Çorum Güncesi” programında Meltem Danışman Çınar’ın sorusunu yanıtlarken, Çorum’la ilgili “büyüme” hayallerinin yerini “küçülme” kaygısının aldığını belirterek, “Sanayi kenti, kültür ve turizm kenti olarak düşlediğimiz Çorum, ne yazık ki, TÜİK’in projeksiyonlarına göre küçülme trendine girdi. Sanayi atılımı ile bölgesel kalkınmanın lokomotifi olan ve ihracatta Türkiye’nin Süper Ligi’ne yükselen Çorum, sosyal kısırlaşma yüzünden köhne bir emekli kentine dönüşme riski taşıyor” dedi.
SOSYAL YÖNDEN YAŞANIR KENT
*** Çorum’un bölgede sanayileşme hamlesini ilk başlatan il olduğunu, bu doğrultuda çok önemli mesafeler de kat ettiğini vurgulayan Mehmet Yolyapar, “Çorum sanayileşiyor, ama sosyal ve kültürel çoraklıktan bir türlü kurtulamıyor. Sosyal gelişim ekonomik gelişimi takip etmeyince de, yaşamak için cazip bir yer niteliğini kazanamıyor. Arkadaşlarımız gençlerle röportaj yaptılar, büyük bir çoğunluğu mutsuz ve gelecekten umutsuz. Fırsatını bulan Çorum’dan kaçmak istiyor. Hatta, ülkeden kaçma eğilimi bir hayli yüksek. Ekonomik sıkıntılar yanında kentin sosyal yönden ‘yaşanır’ halde olmayışı da bunda önemli etken” diye konuştu.
*** Çimento Fabrikası’nın yerine kurulacak yeni ve modern kente güvenerek Çorum’a nitelikli göç alma umudu taşıdığını da dile getiren Yolyapar, sözlerine şöyle devam etti: “Çorum’un sanayileşmedeki dinamizmini kentleşmede gösteremediği endişesini taşıyorum. Sosyal hayata, kültür hayatına katılan, nitelikli emeklilerin oranı artsa, gam değil. Ama, bizim emeklilerimiz ne yazık ki şadırvan emeklisi. Yani, bir çay bahçesine oturup çayını içme olanağından bile yoksun, parklarda, bahçelerde belediye banklarına oturup zaman geçirmeye çalışan emekliler. Bu, onların suçu değil elbette, ekonomik şartları böyle. Ama, Çorum adına kaygılanmaktan kendimi alamıyorum.”
SOKAK HAYVANLARI KONUSUNDA ÇORUM OLARAK GURURLANDIK
*** Türkiye’nin güncel konusu “sokak hayvanları” ile ilgili soruyu yanıtlarken, Niğde’de ortaya çıkan toplu köpek mezarlarına değinen Yolyapar, “Canlıları katletmek, ne bizim inançlarımızla bağdaşır, ne de insani değerlerimizle. Elbette başıboş hayvan sayısının kontrol altında tutulması da mutlak bir zorunluluktur, ama bunu daha medeni ve bilimsel yöntemlerle yapmak gerekir. Çorum, bu konuda Türkiye çapında iyi bir örnek sergiledi. Belediye’nin hayvan hastanesi gibi yatırımları vardı. Üstüne, Valimizin başkanlığında, tüm ilçeleri de kapsayan bir birlik kuruldu. Bunun Hürriyet’e iki kez manşet olması, merhum Dr. Turhan Kılıçcıoğlu döneminde ‘Türkiye’nin en temiz kenti’ unvanını alışımız gibi hepimizi gururlandırdı.” ifadesini kullandı.
OKULLAR SİYASAL İSLAM’IN ARKA BAHÇESİ Mİ?
*** Meltem Danışman Çınar’ın sorusu üzerine, Öğretmenlik Meslek Kanunu ve yeni müfredata eğitimcilerden gelen yoğun tepkilere de değinen Mehmet Yolyapar, şu değerlendirmeyi yaptı: “Ülkemizde çağdaş, laik ve pozitif eğitimden eser kalmadı. Milli Eğitim’in okulları Siyasal İslam’ın arka bahçesine dönüştürüldü. Çocuğuna nitelikli eğitim aldırmak isteyen, zorunlu olarak özel okullara yöneliyor. Bu ise, dar gelirlileri bırakın, orta sınıfların bile imkânını aşıyor. Parası olan iyi eğitim alacak, olmayan dökülecek. Zaten, bulduğumuz iyi eğitim modellerini ‘Hay Allah, bu iyi çıktı’ diye öldürüyorduk. Böyle böyle, ara teknik elemanı mumla arayan, ama her tarafın sözde diplomalı, masa başı iş bekleyen mesleksiz gençlerle dolduğu bir ülke haline geldik. Bu kafayla gidebileceğimiz hiçbir yer yok!”
HOBİ BAHÇELERİ: İKİ ARADA BİR DEREDE
*** Duayen gazeteci Yolyapar, Çorum’un sıcak sorunu hobi bahçeleri ile ilgili soruyu yanıtlarken de, “İki arada bir deredeyiz. Bir yanda, küresel iklim krizi nedeniyle her karış toprağı değerlendirme zorunluluğumuz ve elden çıkan verimli tarım arazilerimiz, diğer yanda insanlarımızın boşa gidecek paraları, emekleri, umutları…Uyanıklar, tarım topraklarını parselleyip hobi bahçesi adı altında vatandaşlarımıza sattılar. Arazinin değerini 10’a katlayan bir rant sağladılar. 400-500 metrekare araziyi alan vatandaşımız da, imar durumuna, yasal olup olmadığına bakmadan buraya küçük evini yaptı. Keşke o aşamada izin verilmeseydi. Diğer taraftan, göz alabildiğine her tarafta müthiş bir görüntü kirliliği oluştu. Bu haliyle kalması da kabul edilebilir bir şey değil. Ülkemizin geleceği mi, vatandaşlarımızın uğrayacağı zarar mı? İşte zor karar!” şeklinde konuştu.
DEVLET HASTANESİ İŞLEVİNİ SÜRDÜRMELİYDİ
*** Meltem Danışman Çınar, inşaatına başlanan Devlet Hastanesi’nin 2026’da biteceğini ifade ederek, Yolyapar’ın bu konudaki değerlendirmesini sordu. Eğitim-Araştırma Hastanesi bittiğinde Devlet Hastanesi’nin devre dışı bırakılmasının hata olduğunu söyleyen Mehmet Yolyapar, “Şimdi Eğitim ve Araştırma Hastanesi yükü taşıyamıyor. Özellikle belirli branşlarda randevu almak mümkün değil. Devlet Hastanesi işlevini sürdürse de bu yükün birazını alsaydı, bu ölçüde sıkışıklık olmazdı. Şimdi Devlet Hastanesi’nin yeniden yapılıyor olması, geleceğe dönük umutlandırıcı bir gelişme. Plan mefhumundan uzak olduğumuz için bu çelişkileri yaşıyoruz. Bir de, Çorum’u gelen doktorlar için daha yaşanır ve sürekli kalınabilir bir kent haline getirme zorunluluğumuz var.” diye görüş belirtti.
ANIZ YAKMA VE PİKNİK İLKELLİĞİ
*** Çorum’da artan dolu ve sel felaketlerine değinirken, küresel iklim değişikliğinden kaynaklanan etkilere işaret eden Mehmet Yolyapar, yangınların artması ile ilgi olarak da şunları söyledi: “İnsanlarımızı anız yakma ilkelliğinden bir türlü uzaklaştıramıyoruz. Jandarma da, tarım kuruluşları da bu yıl olağanüstü çaba harcayarak insanlarımızı uyarmaya çalıştı, ama ne anız yakılmasının önüne geçilebiliyor, ne de piknik yapanların sebep olduğu yangınlar önlenebiliyor. Küçük bir dikkatsizlik, umursamazlık, ormanların, tarlaların cayır cayır yanmasına yol açıyor. Daha ağır yaptırımlar ve klasik tabirle eğitim şart!”
ÇORUM’UN TURİZM KENTİ OLABİLMESİ İÇİN…
*** Yolyapar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un Çorum ziyareti ile ilgili soruyu da şöyle yanıtladı: “Çorum; sahip olduğu tarih ve doğa zenginliklerinin karşılığını binde bir oranında bile alamıyor. Bunda, Ankara’nın Çorum’un turizm değerlerine kayıtsızlığının da büyük payı var. 2019 yılının Kültür ve Turizm Bakanlığınca ‘Hattuşa Yılı’ ilan edilmesi için çok uğraştık, ama Çorum’un üvey evlat kaderini aşamadık. Bakan Bey’in mesajları çok yerindeydi, ama ne kadar somut gayret gösterilir, orası belli değil. Çorum’un turizm kenti hüviyetini kazanabilmesi için hem devletin, hem de Çorumluların çaba göstermesine ihtiyaç var.”
AHLATCI YÜZÜMÜZÜ AĞARTMAYA DEVAM EDİYOR
*** Meltem Danışman Çınar, Ahlatcı Holding’in ciroda Türkiye 4’üncüsü oluşunu hatırlatarak, Çorum’un da ihracatını sürekli artırdığına dikkat çekti. “Ahlatcı Holding’le ne kadar iftihar etsek azdır” diyen Mehmet Yolyapar, Sungurlu’da deneme üretimine başlayan Gold Force Barut Fabrikası ile ilgili olarak da “Barut Fabrikası’nın nasıl büyük bir yatırım olduğunu sanırım Çorumlu hemşehrilerimiz idrak edemiyor. Yatırım tutarının 500 milyon euronun üzerine çıktığını söylersem, bu büyüklük anlaşılabilir. Barut Fabrikası ile Sungurlu da, elbette Çorum da büyük kazanım sağlayacak. Sayın Cumhurbaşkanı’nın bugünlerde açmaya gelmesini bekliyorduk, ama Filistin’de yaşanan olağanüstü gelişmeler belki biraz gecikmeye neden olabilir.” ifadesini kullandı.