ÇİĞDEM AŞI
Önce çocuklar arası haberleşilir; çiğdem sökme kazıkları kendilerince akşamdan sivriltilerek hazırlanırdı. Sabah çorbasını içtikten sonra, öğleye doğru, şehrin kuzeyinde, üç beş kilometre uzağındaki Kurtçu tepesi’ne gidilirdi. Kurtçu Tepesi güne yamaç olduğundan kıştan kalan karlar erken erir, sarı çiğdemlerin bol olduğu yerdi. Herkes kendince kazabildiği kadar çiğdem kazardı.
Sonra sokağın küçük büyük her çocuğuna haber verilir, daha sonra da ev ev dolaşma başlardı. Sokağın otuz kırk çocuğu bir alay oluştururdu ki, bu sayı bazen çok da olabilirdi. Hiç atlamadan sıra ile her evin kapısı çalınır, otuz kırk çocuk bir ağızdan avazı çıktığı kadar:
“Çiğdem çiğdem çiçeği
Alaca bulaca saçağı
Dam üstünde boyunduruk
Dura dura yorulduk
Verinin oğlu olsun
Vermeyenin kara kedisi ölsün” nidaları ile, her kapıda iki kez takrarlanarak gezilirdi.
(SÜRECEK)