Bir Zamanlar Yazı Çarşı ve Çaygeçe-3

Abone Ol

-AYGIR DEPOSU-

(AT ISLAH İSTASYONU)

O günkü Cezaevi karşısında halk arasında “Aygır Deposu” diye adlandırılan At ıslah istasyonu vardı. Bu aygır deposunda çok kuvvetli, iriyarı aygır denen atlar bulunurdu. Atlar, içinde fındık ve kuru üzüm olan ot balyaları ile beslenir; kısraklarla çiftleştirmek için özel bakıcıları tarafından bakımları yapılırdı. Atlar o kadar cüsseli ve canlıydı ki, dışarı çıkarıldığında bir atı iki bakıcı zor zabdederdi. Aygırlar, getirilen kısraklarla bina önünde açıkta çiftleştirilirken çocuksu düşünce ile bile bu işlemin neden kapalı yerde yapılmayıp, aleni olarak açık alanda yapıldığına ilenirdik. Bir de yakında Dut dede olmasına karşın.

Aygır deposu denen at ıslah istasyonunun özel bir laboratuvarı olmalı ki, binanın cezaevi tarafına bakan büyük ve alçak penceresinden, orada bulunan kobayları seyrederdik. Gördüğümüz kobaylara “ne büyük sıçan” derdik “Böyle sıçan olur mu? Hem de renkleri değişik bu sıçanların” diye şaşardık.

Atları bazen cezaevi arkasındaki Mavral sokağına doğru at bakıcıları gezintiye çıkarır, bizleri yanlarına yanaştırmazlardı. Biz onları geriden seyrederdik.

Ayrıca aynı istasyonda iki üç tane de cüsseli boğanın beslendiğini görürdük. Bu boğalar da aygırlar gibi beslenir ve aynı amaçla bulundurulur, bakıcılar tarafından bakımları yapılırdı.

DUT DEDE

Aygır deposunun yanındaki Dut Dede anlatılmazsa, anlatım eksik kalır kanısındayım.

karakolunun karşısında bulunan Dut Dede bir metre yüksekliğinde, ‘loğ taşı’nı andıran, silindir biçiminde dikili beeyaz bir taş idi. Sanki yerden kendiliğinden uzayıp gelmiş gibi “Bu taşın yere gömülü yerinin sonuna hiç bir kimse ulaşamıyormuş” diye de ilahi bir güce dönüştürülür, böyle söylenirdi. Üzerinde ne bir taih, ne bir yazı olmamasına karşın adına Dut Dede denirdi. Üstelik mezarı andıran bir nesne de yoktu. Dut dede’nin adı, yanında bir dut ağacı olduğundan da konumamıştı. O yıllar böyle bir ağaç da yoktu. Bulunduğu mahallenin adı “Üçtudlar Mahallesi’dir.” Bundan dolayı da Dut Dede dendiği düşünülebilir. Veya ‘yaramazlık yapan çocukları’ tuttuğu için mi Dut Dede denmişti bilmiyorum. Ancak ‘dut’ sözcüğü ile ‘tut’ sözcüğünün hem yazılışları hem de anlamları aynıdır. Dedenin adı Dut olduğuna göre, mahallenin adından kaynaklandığı daha akla yakın olsa gerek.

(SÜRECEK)