Evet, bugün 01 Aralık.
24 Kasım’ı çoktan devirdik ama benim için “Öğretmenler Günü” henüz bitmedi.
Bugün de Atatürk’ün Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Uğural’ın (1894 – 1929) Türk Milli Eğitimini çağdaş ve laik bir yapıya kavuşturmak için yaptığı çalışmaları anlatacağım.
* * *
Adı sanı pek dillenmemiştir ama Cumhuriyetin eğitim sisteminin temeli Mustafa Necati Uğural’ın çalışmalarıyla atılmıştır.
Mustafa Necati, ‘Harf devrimi’, ‘karma eğitim’, ‘millet mektepleri’, ‘Talim Terbiye’nin kurulması’, ‘Ders kitaplarının çağdaşlaştırılması ve bakanlık tarafından basılması’ gibi çok büyük devrimleri gerçekleştirmiştir.
Eğitim tarihimizde, öğretmenlerle bu denli iç içe çalışmış, onların sevgisini kazanmış bir başka bakan yoktur.
Günümüzde pek çok öğretmenin adını sanını bile bilmediği ve duymadığı Mustafa Necati, öğretmenlik mesleğinin güçlenmesi; öğretmenliğin, toplum içinde saygın bir yere sahip olması için olağanüstü çaba göstermiştir.
Birçok başarılı öğretmeni, o günün zor koşullarına rağmen bilgi ve görgülerini artırmaları için Avrupa’ya göndermiştir.
Öğretmenlerin maaşları onun döneminde önemli ölçüde artırılmıştır.
Göreve yeni başlayan, özellikle ilkokullarda görev yapan öğretmenlere, genelgeler ve özel mektuplarla seslenmiştir.
Bugün bile güncelliğini koruyan bu mektup ve genelgeler, keşke günümüz milli eğitim bakanlığı yetkililerince yeniden incelenip değerlendirilse ve örnek alınabilse.
… …
Bakın 23.02.1928 tarihli mektubunda neler yazmış.
Genç Öğretmen Adayı Arkadaşım,
“Mekteplerinden geçen yıl mezun olan arkadaşlarımızın tümüyle birebir ilişki kurarak yeni hayatlarındaki hislerini, endişelerini, hayatlarındaki arzularını sordum…
Öyle yanıtlar aldım ki; beni çok etkileyen ve duygulandıran bu yanıtlar, görev aşkımı daha bir güçlendirdi.
Genç öğretmen arkadaşlarımın, vatanın tüm gereksinimlerini iyi bir şekilde kavramış olmaları ve bunları gidermek için kendini görevli saymaları, her gittikleri çevrede Cumhuriyetin en ateşli savunucuları ve Türk geleceğinin en yorulmaz görevlisi olmaları kıvanç vericidir.
(…)
Mustafa Necati aday öğretmenlere yazdığı mektubunu şöyle bitiriyor: “Genç Namzet, Unutma ki insanlar fanidir (ölümlüdür). Onları ebedileştiren ancak vatana ve vazifelerine karşı gösterecekleri temiz yürekleri ve feragatleridir. Kendini böyle bir şerefli geleceğe hak kazanmış görmez misin? Bu güzel gün için sabırsızlandığına tanık oluyor, içim rahat olarak başarılar temenni ediyorum yavrum…”
(…)
1928’de yazılan bu mektup (hangi ayda yazıldığı belli değil) yeni atanan her öğretmenin adına, görev yerinin hangi ilde olduğu ve okulun neresi olduğu belirtilerek yazılmış…
M. Necati, yeni atanan öğretmene, harcırahının hemen ödenmesi için ilgili yerlere gerekli talimatların verildiğini, görev yerine varır varmaz donatım bedelinin de kendisine verileceğini belirterek mektubunu sürdürüyor.
Ayrıca yollarda üst düzeyde yardım alması için maarif idarelerine gereken talimatları verdiğini; ‘…İskele, istasyon ve yol uğrağı kasabalarda, yakalarında yıldız bulunan bir kişi seni bekleyecek ve yol gösterecektir. Dolayısıyla onların da seni kolaylıkla tanıyabilmeleri için yakana bir yıldız takmalısın. Gideceğin yer, hiç yabancısı olduğun yer değildir. Orada, seni sevinç içinde bekleyen vatan yavruları, senin gibi mektebini bitirir bitirmez, görev başına koşmuş, hanım ve bay muallim arkadaşların, hâsılı vatanın her köşesinde tesadüf ettiğin ve edeceğin yüksek alınlı kardeşlerin vardır.’ diyor.
* Devamı yarın