Betonlaşarak Belediyecilik Yapılmaz

Abone Ol

Belediyeler, belediye gibi yönetilse; insan faktörü kadar yeşil alan faktörüne de önem verir.

Kumsal alanlar üzerinde yapılaşmaya izin vermez.

Bilinir ki deniz kıyıları, doğal ve yapay göl kıyıları, nehir kıyıları (Anayasa’nın ilgili hükümleri gereği) kamunun hüküm ve tasarrufu altındadır. Özel mülk olarak kullanılmasına izin verilmez.

Görsel olarak deniz ve kumsal alanların halkla bağı koparılamaz.

Gerçek ve dürüst bir belediyeci bilir ki; kumsal alan üzerinde, cahiliye döneminde kesilen tapular, yok hükmündedir, hiçbir geçerliliği yoktur, olamaz.

Gerçek belediyeci, betondan önce, yeşil alanı düşünmek zorunda olan belediyecidir.

Gerçek belediyeci, “Efendim, artan nüfus karşısında betonlaşma kaçınılmazdır…” diyemez.

Derse?

Derse, ortaya günümüzün beton kentleri çıkar.

Tüm beton kentlerin sorumlusu ve müsebbibi, o kenti yönettiğini sanan belediye yönetimidir.

Belediyecilik böyle bir şeydir işte.

Makarayı geri saramazsın.

Heba ettiğin zamanı geri alamazsın.

Betonlaştırdığın alanı, yeşil alana dönüştüremezsin.

Neylersen, herkesin gözünün önünde eylersin.

Yaptığını gizleyemezsin, ben yapmadım diyemezsin.

Yaptığınla, yap(a)madığınla, göz önündesin.

İşte Eskişehir.

Yılmaz Büyükerşen gelene kadar, kentin içinden geçen Porsuk Nehrinin üzerinde insan dışkıları yüzer, leş gibi kokardı.

Ya şimdi?

Şimdi gondollar dolaşıyor, oltayla balık tutuluyor ve içinde yüzülüyor.

Kimse yadsıyabilir mi?

Kentin tüm su ve kanalizasyon altyapısı değiştirildi, bu olağanüstü dönüşüm sırasında devletten tek kuruş alınmadı.

60 kilometrelik tramvay hattı kuruldu ve bu hat diğer kentlerde yapılan tramvayların üçte biri fiyatına mal edildi.

Ve yine bu hat, Merkezi Belçika'da bulunan Uluslararası Toplu Taşımacılar Birliği tarafından “en iyi hafif raylı sistem ödülü”ne layık görüldü.

* 1936'da Atatürk'ün emriyle şehre getirilen, sonra ihmal edilen Kalabak memba suyunun isale hattı, hükümetten tek kuruş almadan yapıldı, modern fabrika kuruldu, şişelenerek satılıyor.

* Şehir tiyatrosu kuruldu, yedi sahnesi var, izleyici sayısı 1.5 milyon kişiyi aşmış durumda.

Senfoni orkestrası kuruldu, opera, bale, klasik müzik, her hafta mutlaka yerli ya da yabancı konuk sanatçı katılıyor.

* Denizi yok, plajı var. Türkiye'nin ilk ve tek yapay plajı, 350 metre uzunluğunda… Yüzülüyor, deniz kumunda güneşleniliyor. Yelken kursu veriliyor, kano şampiyonası düzenleniyor.

(SÜRECEK)