“BEN BUNU YAZMIŞTIM” DEMEK ŞIK DEĞİLDİR

Abone Ol

Geçen hafta asgari ücretin kıdem tazminatına etkisini yazmaya çalıştım. Yazımı, rahmetli Sakıp Sabancı’nın, “Bossa fabrikasını satsam, alacağım para kıdem tazminatını karşılamıyor!” sözcükleriyle de süsledim.
Yazım geçen Cuma yayınlandı. Keyfim yerinde. Ben İstanbul’da oturuyorum. Öğleden sonra postadan 5-6-7 Ocak tarihli üç Çorum Haber gazetesi bir arada geldi. Tarih ne? 15 Ocak! Postamızın maşallahı var. Var da benim keyfim kaçtı. Çünkü Çorum Haber konuyu bütün detaylarıyla, ince ince işlemiş. Ben aynı konuyu 8-10 gün sonra ‘sade suya tirit’ bir yazı yazarak, çok ta gereği olmayan bir iş yapmış oluyorum. Eğer gazeteler iki gün önce elime geçse galiba başka konu yazardım. Üzüldüm ama anlayışla karşılanacağını umuyorum.
Şimdi gelelim; “Ben yazmıştım” olayları ile teselli oluşuma…
*
Çok olmadı. Yakın geçmişte Coca Cola ve benzeri içeceklerin teneke kutularının tepesine bastırarak açılınca teneke parçasının içeceğin içine kaçtığını, temizlikle bağdaşmadığını yazdım. (Ben senelerdir o kutulardan hiçbir şey içmem) Sistemin iyi olmadığını, değişim gerektiğini, değişim olmuyorsa, üstüne basit plastik şapka geçirilmesini; kir tutmaya uygun olan, kısmı korumayacağını anlattım…
Geçen hafta Çarşamba günü TV’lerde; en kirli ve mikrop taşıyıcı 10 şey arasında bu kutular yok mu? Var! Bende de keyif üstüne keyif var! Ne diye? “Ben bunu yazmıştım!” diye…
*
Bir gün sonra da gazetelerde şöyle bir haber yayınlandı:
“Hükümet, milyonlarca yaşlının torunları ve çocuklarıyla bir arada yaşayabileceği ‘konut’ projesi için düğmeye bastı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Toplu Konut Başkanlığı (TOKİ) yapılacak konutlarda yaşlılara da özel kontenjan ayrılması ve konutların yaşlıların ailesine yakın bir yerde olacak şekilde düzenlenmesi için anlaşmaya vardı. Edinilen bilgiye göre, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, yeni projeyi Ak Parti’nin geçtiğimiz hafta gerçekleşen Afyon kampında açıkladı.
Bakanlık yaşlıların birinci ve ikinci kuşak torunlarıyla birlikte olmak istediklerini, yapılan sosyal konut projelerinde bunun gözetilmesinin iyi olacağını geçtiğimiz aylarda TOKİ’ye önerdi. Denizbank’ın da kullandırdığı emekli kredisinin bu alana yönlendirilmesi planlandı.
Daha önce engelliler için uygulanan özel kontenjan ilk kez yaşlılar için de hayata geçirilecek. Yaşlılara tüm TOKİ konutlarında yüzde 10’luk kontenjan ayrılacak.
Evler de yaşlıların kullanımına uygun olacak. Örneğin, mutfak dolaplarının yüksek olmaması, tuvaletlerde yaşlıların tutacağı destekler bulunması gibi düzenlemeler yapacak.”
*
Övünmek gibi olmasın da; bu kararın şekli; benim 30 Ekim 2015 günü Çorum Haber ve Demokrat Turhal gazetelerinde yayınlanan “HUZUR EVLERİMİZ HUZURLA İLGİSİ OLMAYAN BAKIM EVLERİDİR” başlıklı yazımla neredeyse örtüşüyor. Çorum Haber tarafından çok daha iyi yazılmış olayı tekrar yazmak yanılgısının üstüne; ben yazmıştım diye övünebileceğim iki yazı yazabilmek iyi geldi. Şimdi bunun keyfini yaşıyorum. Bu keyfin de bana çok görülmeyeceğini umuyorum.
NOT: Yazımı yeni bitirmiştim acı haberi duydum. Ülkemizi tel dolaptan kurtarıp buzdolabına kavuşturan ailenin önemli yöneticisi Mustafa Koç’u genç yaşında kaybettik. Milletçe başımız sağ olsun. Gelecek hafta konumuz tel dolap-buzdolabı ve Koç ailesi olacak.
En güzel günler sizlerin olsun.