Bir Ramazan’ı daha geride bırakmak üzereyiz.
“Nerede o çocukluğumuzun ramazanları?” diye başlamak da mümkün…Kaldı ki, yanlış da olmaz…Bu mübarek günlerin, çocukluk anılarımızda çok daha renkli, çok daha anlamlı izleri var.
İçinde bulunduğumuz Ramazan ise, deyim yerindeyse “siyasete bulandı”…
Ramazan Bayramı’nı yaşadıktan bir hafta sonra sandık başına gideceğiz. Onbir ayın sultanı, böylesine seçim öncesine denk gelince, ramazan sohbetlerini ağırlıklı olarak siyasetin işgal etmesini de doğal karşılamak gerekir.
Sevindirici olan şu ki, bütün kutuplaştırıcı söylemlere rağmen, fanatikler dışında vatandaşlarımız son derece sakin, hoşgörülü ve sağduyulu… Siyasi sohbetler yer yer tartışmaya da dönüşebiliyor, ama herkes karşılıklı olarak kırıcı olmamaya özen gösteriyor. Nihayetinde, “Hakkımızda hangisi hayırlıysa o olsun” denilerek tartışma sonlandırılabiliyor.
*
Mübarek Ramazan’ın, her zaman farklı bir atmosferi olmuştur.
Çocukluğumuzda, alışılmış dünyamızdan farklı bir dünyada yaşıyormuş gibi hissederdik kendimizi. Üzerimize manevi bir ağırlık çökerdi. Sanki her davranışımız izleniyormuş gibi, sorumluluğumuzun arttığı hissine kapılırdık. Oyunlarımızda bile daha kontrollü olurduk. İftar, sahur…Ramazan simidi…Hepsi farklı bir heyecandı…
*
Bayram ise, sevinçten uçtuğumuz, bulutların üzerine çıktığımız müstesna günler…
Ne büyük mutluluktu o öyle…
Hayatın bizlere sunduğu ne büyük armağandı…
*
Hayatımızın her safhasında farklı oldu, önemli oldu Ramazan…
Bugün de öyle…
Bayram bugün de büyük coşku…
Sevdiklerimizle, değer verdiklerimizle tarifsiz sevgilerle, saygılarla kucaklaşma…
Ama, yine de…
Nerede o çocuk sevinçlerimiz?..