Bay Kemal’i dinlerken (3)

Abone Ol

Bay Kemal’i dinlerken insanın aklına  6’lı masa dönemi takılmaz mı?

Hem de nasıl…

Hani Cumhurbaşkanlığı ve son genel seçim öncesine göz attığımızda, Saray’ın “şimdilik” sahibi sayın Erdoğan’a kaybettirmek için kurulan 6’lı  masa ortakları arasında sıkı bir mutabakat vardı ya…

İşler tıkırında giderken. Bay Kemal tek aday olarak Çankaya Köşküne hazırlanırken, 6’lı masanın altındaki “tıkırtılar”  ara sıra atılan “tekmeler” kimsenin dikkatini çekmemişti.

Çekmemişti ama Bay Kemal’in kendi partisi içinden Ankara ve İstanbul Belediye Başkanlarının  “rakip”miş gibi ortaya atılması, CHP’de suların bulanık hale gelmesine yol açıyordu.

Bay Kemal haklı olarak “hayal  kırıklığı” ortamına itildiğini fark etti.

Özellikle büyük ortak Meral Akşener’in İstanbul’u işaret etmesi ve İmamoğlu’nu desteklemesi 6’lı masada  “sarsıntı” yaratmadı değil.

Tabii Akşener’in daha sonra masayı devirmesi ise en çok AKP ve ortaklarına yaradı.

Nitekim, Bay Kemal’in yüzde 2’lik bir farkla seçimi kaybetmesi, ortakların Bay Kemal için değil, kendileri için çalıştıklarının da bir işareti sayılmalıydı.

Bay Kemal kaybetti ama CHP’nin oyları yüzde 40’a yakın oranda konsolide edilmişti.

Oysa ortaya çıkan tabloda Bay Kemal kaybetmişti.

Sıra Bay Kemal’in ipini çekmeye gelmişti ama bu gerçekleri, yani parti içi çekişmeleri, lidere karşı kurulmaya çalışılan “kumpas planının” üstünü örtebilir miydi?.

Hani, “Eğer bir tiyatro eserinin sahnesinde, duvarda asılı bir silah varsa bilin ki oyun içinde veya oyunun sonunda o silah mutlaka patlayacak demektir” derler ya…

Bu kuralın yerine getirilmesi için düğmeye basılmış, tüzük değişikliği kararı değişik versiyon ve entrikalarla sahnedeki silahın tetiğine basılmış, seçimleri kaybedip Bay Kemal güya tarihe gömülmüştü…

Bana göre kesinlikle öyle değil.

CHP’den, yani  o dev  yapıdan bir tuğla daha yere düşmüştü.

Daha sonra Bay Kemal’siz yapılan yerel seçimlerde alınan olumlu sonuçlar ise nedense çiçeği burnundaki Genel Başkan Özer’in hanesine yazılmıştı.

Bu bir haksızlıktı…

Yerel  seçimlerde sandığa giden seçmen CHP’ye değil, ortaklarına sırtını çevirmiş, AKP ve MHP küskünleri dahil tümü sandıkta CHP’yi desteklemişlerdi.

Oylar CHP’den çok tepki sonucu ortaya çıkan oylardı.

Sözü fazla uzatmaya gerek yok.

CHP tarihinde yerel seçim de olsa, bu partinin alabileceği en yüksek oy, gelebileceği en üst seviye, yerel seçimlerdeki  sonuçlarla ortaya çıkmıştı.

Saray, sonunda en güçlü rakip olan Bay Kemal’den kurtulmuştu…

Gelelim son tahlile…

Bence ne zaman gerçekleşirse gerçekleşsin, önümüzdeki genel seçimlerde Eczacı Özgür Özel’in elde edebileceği başarı sonucu CHP’nin sandıktan birinci parti olarak  çıkması bir hayal.

İster erken, ister  zamanında yapılan bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olsun... Sonuç aynı olacaktır.

Halk ne AKP’yi ve ne de CHP’yi tek başına iktidar yapar.

Koalisyonlar dönemlerine geri dönülebilir.

Hatta büyük ihtimalle başkanlık sisteminden vazgeçilir ve yeni cumhurbaşkanını belki de yine TBMM seçer.

Tek çıkış yolu bence budur…

Ben böyle bir tabloyu görür müyüm?

Bilemem…

Benim yaşam oyunumdaki silah hala duvarda asılı…

Ne zaman patlar ?

Sadece “Yukarısı” bilir…