“Rota kupa” parolasıyla şampiyonluk mücadelesi verecek olan Çorum FK’nın ilk maça çıkmasını sabırsızlıkla beklerken, sürpriz bir şekilde teknik direktör Aykan Atik’le yollar ayrıldı. Sürpriz diyorum, çünkü hiç beklenmedik bir durum gerçekleşti. Sosyal medya aracılığı ile ayrılık haberi gündeme bomba gibi düşerken, bilgi için başka memleketlerden arayan hoca ve meslektaşlarımın sayısı ilk kez bu kadar çok oldu. Bu vesileyle, Aykan Hoca’nın ne kadar çok sevildiğini de anlamış oldum.
Gelelim ayrılığa… Başkan, takımın oyununu beğenmediği için yolları ayırdıklarını söyledi. Hoca, fikir ayrılığı diyor. Kimisi, Hoca ile Oğuzhan Yalçın arasında yaşanan bir olaydan dolayı olduğunu söylüyor.
Başkanın dediği gibi, sebep oynanan futbol ise, bu takımın 15 futbolcu transfer ettiğini, yüksek tempoda bir kamp geçirmekte olduğunu ve haliyle yorgun olacağından, ilk etapta dört dörtlük bir futbol beklemek için henüz çok erken olduğunu göz önünde bulundurmak lazım. 15 transfer yapan bir takımda sistemin oturması elbette zaman alacaktır. Kaldı ki, eksikleri gidermek için henüz zaman da var.
Hocanın dediği gibi, fikir ayrılığı ise, hangi konuda ve nasıl bir ayrılık, burası çok önemli. Yoksa, ölçülü şekilde fikir ayrılıkları, farklı görüş ve düşünceler aslında birer zenginliktir. Demek ki, uç noktada bir ayrılık vuku bulmuş.
Eğer, Hoca ile Sportif Direktör Oğuzhan Yalçın arasında yaşanan bir olay ise, yine meselenin içeriği önemli. Burada Hoca’nın işine mi karışıldı, ya da hoca öyle mi algıladı, yoksa hoca başına buyruk mu hareket ediyordu?
Olan oldu, artık bundan sonrasına bakmak lazım. Benim için hocanın kim olduğunun bir önemi yok. Ahmet olur, Mehmet olur, önemli değil. Gemiyi limana sağlam ulaştırsın yeter. Hoca kim olursa olsun derken de, elbette belli kriterlerden geçmesi lazım. Mesela, bu doğrultuda, her hoca değişiminden sonra Serdar Bozkurt isminin gündeme gelmesini yadırgıyorum. Çünkü, bazı etik değerler her şeyin üstündedir.
Serdar Bozkurt’un Çorum’dan ayrılış şeklini Çorum FK’yı yakından takip eden herkes gayet iyi biliyor. Tekrar anlatmaya gerek yok. Sonrasında çalıştığı takımların genelinde yine benzer olaylara imza attı. Sorunlu ayrılmış ve o zamanki yönetime etmediğini bırakmayan birinin hoca adayı olarak adının geçmesini bile doğru bulmuyorum.
Evet, Serdar Hoca benimle de sorunluydu. O yüzden böyle yazdığımı düşünenler olabilir. Ben hiçbir zaman işimle duygularımı karıştırmam. O antrenör, ben bir gazeteciyim. Gelirse, o işini yapacak, ben işimi…
“Profesyonellikte duygusallığa yer yok” diye saçma sapan bir klişe laf var. Neden duygusallığa yer olmasın ki? Neticede insanız. Kuralları belirleyenler insanlar değil mi? Bu vesileyle, benim gözümde, özünde amatör ruh barındırmayan hiçbir olgunun zerre kadar kıymeti yok. Bu yüzden, bu kulübe, bu şehre kim yanlış yapmışsa, bir daha Çorum’da yeri yoktur.
Çorum FK’yı Federasyona şikâyet etti diye Sinan Kurumuş’a kızıyoruz değil mi? Düz mantık, adam, ödeme konusunda yönetimin vadettiği tarihi beklemeden gitti Federasyona başvurdu. Profesyonel açıdan bakarsak haklılık payı var mı? Var. Ama burada amatör ruh devreye girmeli. Sinan Kurumuş, kariyerinin en parlak dönemini Çorum’da geçirdiğini, son haftalarda, sırf gol kralı olsun diye oynayıp maç başı aldığını hatırlamalıydı. Profesyonelliği sadece işine geldiği zaman hatırlayan ve ona göre davranan Sinan Kurumuş’un iyi golcü olmasının benim gözümde zerre kıymeti yoktur. Aynı şey Serdar Bozkurt için de geçerli.
Daha sezon başlamadan yapılan hoca değişikliği umarım doğru bir karardır. Ben kurulan kadronun Çorum FK’yı şampiyonluğa taşıyacağına tüm kalbimle inanıyorum. O yüzden, hep destek, tam destek. Yeni teknik direktör Ahmet Yıldırım ve ekibine de hayırlı olsun diyor, başarılar diliyorum.