AVRUPA’DA KURAN YAKMA - 2

Abone Ol

Peki, Avrupa İslam Dünyası ile neden kavga etmek istiyor? Bu eylemlere neden göz yumuyor?

Ve de bu eylemler bir laik davranış mıdır? Bu eylemler bir ifade özgürlüğü müdür?

Sorularla devam edelim…

Evet, neden 1,7 milyarlık İslam Dünyası’nın hassasiyetleri sürekli tahrik ediliyor?

Avrupa’da 70 milyonu aşan Müslüman nüfus, özellikle de Fransa nüfusunun % 10’u olan 7 milyon, Almanya'da 5,5 milyon, İngiltere'de 4,5  milyon Müslüman vebalı mı görünüyor?

Psikopat kimlikler üzerinden yaratılan Kuran yakma eyleminin yanında, özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un kışkırtıcı konuşmalarının ardından, Hz Muhammed’in karikatürlerini resmi binaların duvarlarına yansıtmaktan amaç ne idi?

Fransa’nın ünlü Charlie Hebdo isimli mizah dergisinde, peygamberin karikatürleri neden yayınlanır? İslam’la alay eder görüntüler neden yayınlanır?

İşte yayınlanan bu görüntüler gerekçe yapılarak, Fransa’nın hatta Avrupa’nın 11 Eylül’ü olarak tanımlanan büyük bir katliam yapılmıştı.

Cezayir asıllı, Fransız vatandaşı, Paris doğumlu Müslüman iki kardeş Paris'te 7 Ocak 2015 günü, Charlie Hebdo” mizah dergisinin merkezine saldırmış, çoğu karikatürist 12 kişi öldürülmüştü.

Ve yine Fransa’da Samuel Paty adlı öğretmen, sınıfında Müslüman öğrenciler olduğu halde, ifade özgürlüğüdür diyerek Peygamber'in karikatürlerini göstermişti. Bunu gerekçe yapan fanatik bir kişi tarafından 16 Ekim 2020 günü başı kesilerek öldürülmüştü.

Kamu vicdanını sarsan bu her iki kanlı olayda da failler yakalanıp sorgulanması gerekirken, sanki özellikle yakalanmamış öldürülmüşlerdi.

Yoksa bu tip tahriklerin, kamu vicdanını çok rahatsız eden bu katliamların arkasında,  örgütlü bir akıl mı vardır? Elbette akla böyle bir soru da gelir olmuştur.

***

Peki, Kuran yakmakla ve karikatürlerle İslam karşıtı bu eylemler laik bir tepki midir? Özellikle ifade edelim ki, değildir.

Eğer laiklik, din ile devlet işini ayırmaksa -ki, öyledir- ve de eğer bu tepkiler laiklik adına yapılıyorsa, öncelikle kilisede yapılan nikâhlara, ant içme törenlerinde İncil’e el basmalara tepki gösterilmeliydi.

O halde ifade özgürlüğü şemsiyesi altında, Müslümanların hassasiyetlerini tahrik etmekten beklenen nedir?

***

Aslında İslam karşıtı bu eylemler, sosyalist sistem’in dağılmasıyla görünür ve yükselir olmuştur.

Çünkü sosyalist sistem yaşarken, Sovyetler Birliği varken Batı, özellikle ABD İslam’dan faydalanmak istedi.

Yeşil kuşak projesiyle sosyalist sisteme karşı İslami bir duvar örülmek istendi.

İslam vurgulu Komünizmle Mücadele Dernekleri kuruldu.     

İslam etiketli birçok terör örgütleri inşa edildi, donatıldı, piyasaya sürüldü.

Ama komünizm tehlikesi kalktı. En azından bugünkü koşullarda Batı’yı tehdit eder bir ideoloji olmaktan uzaklaştı.

Ve bu kez de İslam, Batı için bir tehlike olarak görülmeye başlandı.

İşte Batı iktidarlarının bu bakışı, İslam karşıtı eylemleri tetikledi. Yabancı düşmanlığı da eklenince büyük ve tehlikeli bir soruna dönüştü.

Özet olarak ifade edilirse “Soğuk Savaş” döneminde temel ideoloji, komünizmle mücadele idi, 2000’li yılların ideolojisi ise Müslümanlara yönelik ırkçılık ve ayrımcılık oldu.

İşte, özellikle Avrupa’da yükselen İslam karşıtlığı, böyle bir iklimin ürünü idi

***

Konuyu, bir de başka açıdan sorgulayalım…

Avrupa Birliği ve Amerika başta olmak üzere birçok Hıristiyan ülkede:

Devlet başkanları, üst düzey bürokratlar, belediye başkanları İncil üzerine yemin ederken Kuran yakmaktan amaç nedir?

Mahkeme duruşmalarında İncil üzerine yemin edilirken

Hükümet üyeleri ve valiler İncil üzerine yemin ederken Kuran yakmaktan amaç nedir?

Almanya ve Belçika’da belediye başkanları ve seçilmiş belediye meclis üyeleri de İncil üzerine yemin ederken

Kiliselerde nikâh törenleri yapılırken 1,7 milyar İslam dünyasının hassasiyetlerini tahrik etmekten amaç nedir?

ABD’nin tüm devlet başkanları, İncil üzerine yemin törenleriyle görevlerine başlarken, özellikle Kuran yakmanın amacı nedir?

***

Acaba yükselen ve de yükseltilen İslam karşıtlığı bu eylemlerden amaç:

Hitlerin, Yahudi karşıtlığını iktidarını güçlendirmek için kullanması gibi, İslam karşıtlığı bir siyasi amaç için mi kullanılmaktadır?

Yani İslam Karşıtlığı, Avrupa’da birlik olmayı güçlendirmenin bir aracı olarak mı kullanılmaktadır?

Ya da sosyalist sistemin dağılmasıyla İslam’ın, Batı karşıtlığı bir ideolojiye dönüşür endişesiyle Batı’nın sömürgeci ülkelerinde İslam’a karşı bir refleks mi yükseltmektir?

Ya da dillendirilen, ama net olarak ifade edilmeyen bir “Avrupa İslam’ı” projesinin alt yapısını mı oluşturmaktır?