20 Eylül 2023 günü İstanbul’da bir lise öğrencisinin Atatürk’ün fotoğrafına yaptığı çirkin hareketi, sosyal medyada paylaşmasıyla konu yine gündeme geldi. Öğrenci gözaltına alındı. Ama bir lise öğrencisi neden böyle bir çirkin eylem yapıyor? Sorgulanmadı.
Evet, bu tür eylemler neden? Ve de hangi dürtülerle yapılmakta?
Önce yakın tarihten özet bir derleme yapalım.
***
Türkiye 30 Temmuz 2017… Siverek'te saldırı...
Seyyar satıcılık yapan bir kişi “dinimizde putperestliğe yer yoktur” diye bağırır. Cumhuriyet Meydanı'ndaki Atatürk Heykeli’ne elindeki tahra ile saldırır. Jandarma tarafından polise teslim edilir. Valilik “saldırgan akli dengesi yerinde olmayan bir kişi” der.
***
19 Ağustos 2017… Diyarbakır'da saldırı...
Şeyh Sait Meydanı'ndaki Atatürk Heykeli’ne, 30 yaşındaki bir kişi çekiçle saldırır. Heykelin kol ve göğüs bölgesi hasar görür. Saldırgan gözaltına alınır.
22 Ağustos 2017… Sakarya'da saldırı...
Merkezdeki Demokrasi Meydanı'nda bulunan Atatürk Heykeli’ne yaklaşan bir kişi, elindeki tiner şişesini yere dökerek ateşe verir. Sonra da elindeki baltayla heykele saldırır. Ama halk baltalı saldırgana müdahale eder.
***
24 Ağustos 2017… Mersin'de saldırı...
Elinde bir sopa ile Devlet Hastanesi'ne gelen bir kişi, bahçede bulunan ve kaidesinde “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözlerinin bulunduğu Atatürk Büstü’ne saldırır, büst parçalanır. Bahçedeki vatandaşlar saldırganı linç etmek ister.
26 Ağustos 2017… Eskişehir'de saldırı...
Hoşnudiye Mahallesi belediye binasının önündeki Atatürk Heykeli’nin yanına gelen saldırgan, heykelin kaidesindeki “Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” yazısını elindeki sprey boya ile örter ve çarpı işareti kor.
***
12.Temmuz 2018… Adana Çukurova’da saldırı…
Belediye önündeki Atatürk Heykeli’ne saldırılır. Saldırgan gözaltına alınır.
19 Temmuz 2023… Trabzon Akçaabat’ta saldırı…
Balyozla Atatürk Heykeli’nin bacakları parçalanır. Saldırgan yakalanır. “Akli dengesi yerinde değil” denir.
15 Ağustos 2023… Antalya Serik’te saldırı…
Okul bahçesindeki Atatürk Büstü’ne balyozla saldırılır.
10 Eylül 2023… İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde Atatürk Anıtı’na saldırı…
Anıtın kaidesindeki “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” sözü boyanıp hakaret içeren yazılar yazılır.
Ve de irili ufaklı diğer saldırılar…
***
Evet, bir yandan laik-Kemalist kesim tahrik edilirken diğer yandan da muhafazakâr kesim tahrik edilmekte.
Ama iki olay da aynı amaca hizmet etmekte.
İki olayla da toplumsal hassasiyetler kaşınmakta.
Ve de sanki toplumda, yeni bir öfke patlaması inşa edilmekte.
Nitekim 01 Haziran 2017 günü, İzmir'de bir vatandaş tramvay yolunda namaza durur. Tramvay, içindeki yolcularla bekletilir.
Yine 10 Ağustos 2017 günü, İstanbul Şişli'de bir halk otobüsü şoförü içi yolcu dolu aracını durdurur, otobüsün içinde seccadesini serip namaz kılmaya başlar.
Ve 11 Ağustos 2017 günü, Bodrum'da plajda bir kadın, üzerindeki bikinisi ile namaz kılar.
Üstelik bu görüntüler anında sosyal medyaya servis edilir.
Ve 16 Eylül 2023 günü bir kişi, camide alkol kullandığını gösteren fotoğrafını sosyal medyada paylaşır. Ve bu kişi “yüksek alkolün etkisiyle yaptım, pişmanım” der.
***
Peki, Atatürk heykellerine yapılan bu saldırıların amacı nedir?
Ve de uygun olmayan yerlerde, uygun olmayan görüntülerle muhafazakâr kesimin tahrik edilmesinin amacı nedir?
Elbette bu eylemlerin ciddi ciddi bir sorgulanması gerekir.
Ve de bilmeliyiz ki, kutsanmış değerlerle alay edilmesi ve de kutsanmış değerlerin sürekli yıpratılması, bu tür eylemleri tetikleyen siyasal ve sosyal bir iklim yaratmaktadır.
Çünkü bir milleti, bir toplumu ortaklaştıran değerler, her geçen gün hem de bilinçli şekilde aşındırılırsa, çocuklar ve gençler doğal olarak bu olumsuzluktan etkilenmektedir.
Ve de bilinçaltına doldurulmuş bir nefretin ifadesi olan bu tür eylemler, yapanlar tarafından değil ama yaptıranlar tarafından kullanılmakta, toplumsal kışkırtmaya yönelik bir araç olmaktadır.
Özellikle de bilinir ki, bu toplumda dindeki hassasiyet ve Atatürk için duyulan hassasiyet, provokatörler tarafından hep kullanılır olmuştur.
İşte esas sorgulanması gereken bu olgulardır.