birbiri ile ilişkilerinde beden dilinin önemi büyüktür. Bazen hiçbir şey söylemeden bile vücut dili ile pek çok şeyi söylersiniz, vücut dilinden anlayanlar için. İnsan vücudunda duyguları en iyi ifade eden gözleridir. Gözlerdeki ifadeler kuşkusuz yüze de yansır. İnsan yüzünde bir anlam ifade eder. Gülümseme kızma veya heyecan duyma gibi...“Gülünce yüzünde güller açıyor” sözü boşuna söylenmemiştir.
Sıkılgan bir insan, saygı veya heyecan duyduğu bir insan karşısında, ellerini koyacak yer bulamaz. Elleri başına bela olur.
Bir kişi işe girerken ilk iş görüşmesindeki, kılık, kıyafetten konuşmaya, duruş, devinim ve söylemlerine kadar hepsi dikkate değerdir ve önemlidir.
Demek istediğim sosyal ilişkide vücut dilinin önemi büyüktür. Onu ustaca kullanmak bir uygarlık, görgü ve kültür işidir.
İnsanın en önemli duygularını açığa vuran organı gözleridir. Yani “Gözler yalan söylemez” Halk deyimi ile “Gözler kalbin aynasıdır” demişiz.
Kişi konuşurken sizden gözlerini kaçırıyorsa, yani doğrudan göze bakmadan konuşuyorsa, samimi değil, ya da yalan söylüyor veya seni hesaba almıyor demektir. Göz teması, temasın uzun ve kısa olması, karşılıklı ilişki açısından çok önemli. Bu uygarlığı görgüyü ve etkili anlatımı da ifade ediyor. Neye ve neden baktığın, karşındakinin senden ne beklediği de önemli.
Karşındaki ile el sıkışıyorsun, fakat bir saniye bile göz göze gelmediysen, ya da karşındaki gelmek istemiyorsa o el sıkışmak değil, idare-i maslahatçılıktır. Ya da iki yüzlülüktür. Elini sıktığın kişi, bir kaç saniye olsun seninle göz göze gelmiyor, nezaketen de olsa, hafif tebessüm etmiyorsa görgüsüzlük veya ukalalığın eseridir. O el sıkışma üst konumda olanın karşısındakini hafife almasından başka bir şey değildir.
Dikkatimi çekiyor, son yıllarda özellikle taze ve acemi ya da poposu yeni koltuğa değmiş ne oldum delisi politikacılar, daha çok da atama takviyeli seçilmişler “Eli işte gözü oynaşta” örneği el sıkışıyorlar. Kimin elini sıktığının farkında bile değil.
Peki; Bir insan elini sıktığı kişinin, neden bir kaç saniye de olsa gözlerine bakamaz?
Samimiyetsiz olduğu, dürüst olmadığı, karşısındakinin yüzüne bakamayacak kadar karakter erozyonu yaşadığı akla geliyor...
Sosyal ilişki açısından oturduğun yerden toka yapmak, ya da elinde eldivenle el sıkışmak, hem görgüsüzlük, hem karşındaki kişiyi önemsemediğin anlamına gelir. El sıkışma anında önce kadınların el uzatması, yine önce ev sahibinin misafire el uzatması, görgü kuralları arasında sayılıyor.
Diyelim ki poposu yeni koltuğa değmiş, atama takviyeli seçilmiş politikacı, trene bakar gibi sağa sola bakınırken, vatandaşın elini sıkıyor, vatandaşla bir kaç saniye göz teması kurmaktan acizse, utanması gereken politikacı mı? Vatandaş mı?
İsterseniz sözü büyük ozan Ömer Hayyam’a bırakalım, atama takviyeli seçilmişler için ne güzel söylemiş:
“Kamış ses verince ney oldum sanır,
İplik gerilince yay oldum sanır.
Sarayda oturmakla padişah olmaz kişi,
Abdal ata binince bey oldum sanır.”