Pazara kadar değil, mezara kadar!
Yıllar önce üretimi durdurulan otomobillerin yedek parçaları bile bulunmaz oldu. Tosbağa (kaplumbağa), yerli montaj arabalardan Anadol, kuş serisi olarak bilinen otoların sevdalısı olanlar var. Onlar dernekler kurdular. Yılda bir kez düzenledikleri etkinlikler olur. Serçe, doğan, kartal, şahin sözcüklerini duyduğumuzda aklımıza öncelikli olarak kuşlar gelir. Bir otomobil firması yerli piyasada satışları artırabilmek, tüketiciyle bağlarını güçlendirmek için marka adlarını özenle seçti.Teknolojinin gelişimi, rakiplerin artmasıyla birlikte yeni ürünler piyasaya sunuldu. Bisikletin yerini binek araçlar aldı. Otomobil sahipleri parmakla gösterilirken, günümüzde sokaklar araçlarla dolup taştı.Kuş serisi otomobillerin, zırhlı kurşungeçirmez araçlar kadar değerli olduğu yıllarda araba sevdalıları gün geldi araç sahibi oldular. Kendi zevklerine göre araçlarını yeniden düzenlediler. Sevdikleri sanatçıların fotografları araçlarında yerlerini aldı.Sevenleri hariç, kimsenin dönüp bakmadığı kuş adı taşıyan bir arabanın camlarına yazmışlar: “ Şahsi hizmetlere mahsustur”Büyüklerimiz “zevkler ve renkler tartışılmaz” derler. Gözden düşen, sahiplerinin asla vazgeçmediği araçlar külüstür olarak görülmeye başladı. Geleneklerimize uygun olarak birileri bize hakaret ederse aynı sözlerle karşılık veririz: Yalancı senin babandır, tembel olan sensin. Sözlü tartışmalar kavgaya dönüşürse önce yumruklar konuşur. Bıçaklar, silahlar konuşursa sonuçları kötü olabilir. Vazgeçilmez araba sevdasını yansıtan bir otomobil gördüm. Sahibinden izin alıp fotograflarını çektim. Onları küçümsemek yerine anlamak gerekir.Aslına bakarsan asla vazgeçemeyeceğimiz, parayla ölçülemeyen güzellikler olmalı. Asla atmaya, satmaya kıyamadığımız; geçmişimizi, dostlarımızı, yakınlarımızı anımsatan sıradan eşyalar olmalı. Doğup büyüdüğümüz, köylerimiz, mahallerimiz olmalı. Küçümsediğimiz kişilerin aslında insan olduğunu anladığımız zaman bakış açımız değişecektir.