Ülkenin yakıcı gündeminden uzaklaşmaya çalıştığınızda, bir başka yakıcı konu karşınıza çıkıyor: Çarşı-pazarın yakıcı fiyatları!
Markete, manava, kasaba girip çıktığınızda, çarpılmış gibi oluyorsunuz.
Kuruyemişçide başınız dönüyor.
Antep fıstığı 350 lira olmuş!
Bir kilo Antep fıstığı parasına, çok değil birkaç yıl önce, bir evin bütün mutfak masrafı karşılanabiliyordu.
“İmdaaat!” diye bağırasınız geliyor.
*
TÜİK’in açıkladığı “Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi-Kasım 2022” raporuna göre, tarım ürünlerinde üretici fiyatları, bir önceki aya göre yüzde 7, bir önceki yıla göre de yüzde 169 artmış. Ürün bazında en yüksek aylık fiyat artışı, yüzde 55 ile domateste yaşanmış.
*
Fiyatlar böyle yüksek de, üretici hak ettiği kazancı sağlayabiliyor mu?
Ne gezer!
Üretici, “Lüks yatlara yaptığınız mazot indirimini üreticiden esirgerseniz, bu gidişin sonu yok” diyor.
Seraları ısıtma maliyetinin artması nedeniyle, pek çok sebze üreticisinin üretimi bırakmaya hazırlandığı söyleniyor.
*
Süt üreticileri ve kasaplık hayvan yetiştiricileri, maliyet enflasyonu nedeniyle çoktan havlu atmış durumdalar.
Süt üretiminin azalmasıyla, peynir fiyatları et fiyatlarını geçti.
Klasik öğün geçiştirme formülü “peynir-ekmek-domates” şimdi ulaşılabilir gibi değil.
Özetle, yakın geçmişin orta tabakası da artık “geçinemiyoruz” diye bağırıyor.
*
Ama, bütün bunlardan daha vahimi, toplumda kutuplaşmayı giderek daha fazla derinleştirme çabaları…
Allahtan insanlarımızın sağduyusu galip geliyor da, ifrat noktasındaki ayrıştırıcı, ötekileştirici dile rağmen, sosyal dokuda düşmanca kamplaşmalar oluşmuyor veya tırmanmıyor.
Belki de, hangi kesimden olursa olsun tüm insanlarımız aynı ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor da ondan…
Yoksullaşma ortak paydasında buluşma gibi bir şey…
*
Ulusal birlik ve beraberlik, dayanışma, karşılıklı anlayış ve hoşgörü…
Böylesine ortak değerlerimizde buluşursak ancak, her güçlüğün üstesinden gelebiliriz.
Yerli ve milli hedeflerimize emin adımlarla ilerleyebiliriz.