ANASINDAN ÖLÜ DOĞAN FALANCA

Abone Ol

Dünya nüfusunun 8 milyarı geçtiği söyleniyor. Peki ama “Var olduğu, yani yaratıldığı günden bugüne kadar dünyada kaç insan yaşadı acaba?” diye hiç merak ettiniz mi? Ettinizse hemen söyleyeyim; bilim adamları 109 milyar civarında olduğunu söylüyorlar. Şu anda yaşayanları çıkarırsak geriye mezarı kaybolmuş ya da halâ ismi okunabilen tam 101 milyar insan toprak altında yatıyor.

Şimdi de asıl konumuza gelelim. Ebediyete intikal eden bu 101 milyar insandan günümüzde kaç tanesi halâ hatırlanıp isminden söz ediliyor? Yani, yaptıklarıyla kendilerini ölümsüzleştiren ve bir anlamda yaşamayı sürdüren kaç insan var?

Ne yazık ki bu soruya karşı gelen rakam 10 bini geçmiyor. Bu sayı doğal olarak ülkeden ülkeye de farklılık gösteriyor. Peki, ya diğerleri yani 101 milyardan ismiyle de olsa halâ yaşayan 10 bini çıkınca geriye kalanlar? Onlar, doğmuşlar, büyümüşler, yemişler, içmişler sonra da her şeylerini alıp gitmişler. Geride isimleri bile kalmamış. Belki birkaç yıl akraba ve tanıdıkları tarafından konuşmalar sırasında ismi geçmiş ama sonra unutulup gitmiş o kadar. “Biz, bu zamana ve yere misafiriz. Geçip gidiyoruz. Amacımız, gözlemek, öğrenmek, büyümek, sevmek ve sonra eve geri dönmek.” diyen Aborjinler gibi…

Yaşamak sözcüğünün karşılığı, Allah’ın bize takdir ettiği beden ve ruhun bir araya gelip bütünleştiği dünyada geçen süre midir, yoksa binlerce yıldır toprak altında da olsanız hala isminizin –hem de iyi olarak, yani takdirle- anıldığı zaman dilimi midir?

Allah, hiçbir insanı diğerinin aynısı ya da kopyası yaratmamış. Herkes istediği, arzu ettiği ya da yapmayı amaçladığı oranda kendini geliştirebiliyor. Dünyada bedensel olarak ne kadar yaşayacağımıza kendimiz karar veremiyoruz, ama ismimizin ne kadar yaşayacağına karar vermek tümüyle kendi elimizde. Hiç kimse “benim gücüm yok” masalının arkasına sığınmasın. Dünya, büyük bir irade gücüyle kendini ölümsüzlerin arasına katan ve dünya durdukça da unutulmayacak örneklerle dolu.

Yazıyı, güzel bir öyküyle bağlamak istiyorum. Okuduğunuzda, yukarıda yazılanların daha bir anlamlı hale geldiğini göreceksiniz.

ANASINDAN ÖLÜ DOĞAN FALANCA

Bir gün bir seyyahın yolu, mutlu ve bilge insanların yaşadığı küçük bir yerleşim yerine düşer. Mezarlığın yanından geçerken, mezar taşlarındaki ilginç yazılardan burada yatanların ömürlerinin çok kısa olduğunu fark eder. Çünkü mezar taşlarında; “Beş yaşında vefat eden Hacı Hüseyin Efendi’nin mezarı”, “İki yaşında dar-ı bekaya göçen Molla Kasım’ın mezarı”, “Yedi yaşında vefat eden Hacı Mustafa’nın mezarı” benzeri ifadeler vardır.

Yazılanlara bakılırsa mezardakilerin kimisi iki yıl, kimisi üç yıl yaşamıştır; yedi-sekiz yıldan fazla yaşayan yoktur. Peki ama bu insanlar ne zaman molla ya da hacı olmuştur da mezar taşında öyle yazılmıştır?

Hemen kahveye varır ve gözüne kestirdiği yaşlı başlı birinin yanına oturup gördüklerini anlatır. Sonra da sorar:

-“Burada insanların ömürleri neden bu kadar kısadır? Mezar taşlarındaki bu ilginç yazıların hikmeti nedir?”

İhtiyar, hafif bir gülümsemeyle adamın yüzüne baktıktan sonra;

-“Biz insanları yaşadığı kadar değil, onların kendilerine takdir ettiği ömürle değerlendiririz ve bu dünyada huzur ve mutluluk içinde Allah (cc) için yaşanmamış boşa geçen ömrü yaşanmış saymayız.” der.

Sonra da seyyaha dönerek:

-“Olur ya, buralarda ölürsen senin mezar taşına ne yazmamızı istersin?” diye sorar.

Seyyah, kısa bir an düşündükten sonra yanıt verir:

-“Anasından ölü doğan falanca…”

İnşallah, bizlerin mezar taşı böyle bir yazıyı hak etmemiştir. Hadi kalın sağlıcakla…

DÜŞÜNEN SÖZLER:

·     Aramızda pek çok insan 20’lerde ölüyor, ancak 80’inde gömülüyor. ROBİN SHARMA

·     Nereye gittiğini bilen adama, bütün dünya yol verir. Emerson

·     İnsan ne için yaşıyorsa, onun büyüklüğü ve önemi kadar yükselir. Walpoole

·     Bir insan hangi limana ulaşmak istediğini biliyorsa, onun için her rüzgâr uygundur. Seneca

·     Yaşamda bir amacı olmayan insanlar, bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler; onlar gitmezler, ancak suyun akışına kapılırlar. Seneca

·     Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur. NECİP FAZIL

·     Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için, dünyadakiler birbirini kırıp geçirmekte. İmam-I Gazali