Son bir haftadır gündemin konusu, Altılı Masa ya da yeni adıyla Millet İttifakı’nın “Ortak Politikalar Mutabakat Metni” oldu.
Ve bu konu, yazılı ve görsel medyada 30 Ocak’tan başlayarak gündemin birinci sırasına oturdu.
Çünkü böyle bir metnin ortaya çıkışı, Altılı Masa’nın seçim sürecinde neyi temsil ettiğini göstermekte idi.
Çünkü Altılı Masa’nın bir politika metnini, yol haritasını ve olası bir iktidara gelme durumunda takip edecekleri eylem planını ortaya koyması, adaydan çok siyasi hedeflere ağırlık verdiklerinin göstergesi idi.
Ve de Altılı Masa, sadece seçim amacıyla bir araya gelen, işbirliği yapan partilerden daha fazlası olduğunu...
Yani eksiklikleri varsa bile “koalisyon protokolü” sınırlarını aşarak neredeyse bir “hükümet programı” olma, devleti yeniden onarma özelliği taşıyan Mutabakat Metni, Altılı Masa’nın seçim işbirliği yapan partilerden daha ötesi olduğunu gösterir olmuştu.
* * *
Uzun yıllardır siyasal, sosyal ve kültürel kutuplaşmadan yorgun düşmüş bir toplumda:
En mahalli düzeyde bile insanların kolayca ayrıştıkları bir dönemde, ortaklaşmaya vurgu yapan bu metin, elbette tüm toplumun dikkatini çeker olmuştur.
Ayrıca:
Her anlamda müştereklerden söz edilmesi, her alanda ortak bir dil kullanılması…
Siyasette çoğulculuğa ve çok sesliliğe büyük ölçüde önem verilmesi...
Ve de bu nedenlerle böyle bir metnin ortaya konulmuş olması, Altılı Masa’yı oluşturan siyasetlerin bu yöndeki irade eğilimini gösterir olmuştur.
* * *
Cumhuriyet tarihinde geçmişte de yan yana gelmeler, ittifak benzeri girişimler olmuştu.
Ama bu oluşumlar, ya bir hükümet kurabilmek için koalisyon ya ideolojik ya da bir seçim dönemine yönelik kısa bir işbirliği şeklinde idi.
Nitekim her seçim döneminde bu kısa işbirlikleri görülür olmuştu.
İşte birkaç örnek:
Cumhuriyet Halk Partisi CHP, Hürriyet Partisi (HP) ve Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin (CMP) 1957 seçimleri öncesinde Demokrat Parti’ye (DP) karşı bir araya gelme girişimi, bir seçim işbirliği idi ama gerçekleşememişti.
Süleyman Demirel’in başbakanlığında (1975 - 1978) tarihleri arasında, (AP-MSP-MHP-CGP) koalisyonu olarak kurulan Birinci Milliyetçi Cephe ve (AP-MSP-MHP) koalisyonu olarak kurulan İkinci Milliyetçi Cephe Hükümetleri, bir ölçüde ideolojik yaklaşımlı oluşumlar olmuştu.
Ve de o günkü görüntü ve söylemlere göre bu oluşumlar, komünizme karşı oluşan bir görüntü vermişti.
Bu nedenlerle Altılı Masa’nın “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”, bir seçim işbirliğinden ötesini, bir devlet politikasını hedeflediğinin somut bir ifadesi olmuştur.
Ve de bu çerçevede, Millet İttifakı’nın daha geniş bir yelpazeyi bünyesine taşır olduğu da görünür olmuştur.
* * *
Ama:
Eğer Cumhurbaşkanı adaylık konusunda bir çatlama, bir kopuş olur ise…
Eğer masa, gücünü yalnız Erdoğan karşıtlığından alıyor gibi bir görüntüden uzaklaşamaz ise…
Eğer aday ismi daha da geciktirilerek, özellikle “kazanamaz, kazanacak aday” ifadesinde olduğu gibi bilinçaltındaki mezhepçi çağrışımı yansıtan vurgulardan uzaklaşılamaz ise…
“Mutabakat Metni” ile yaratılmış heyecan söner olacaktır.
Ve de:
“Şimdi Avrupa'dan da bakacaklar aferin Türkiye'ye diyecekler!” ifadesi gibi ittifakı zan altında bırakan ifadeler kullanılır ise...
Daha da önemlisi, terör örgütlerini üretip, silahlandırıp, donatan Batılı küresel güçlerden referans beklenen bir görüntü verilir ise...
Altılı Masa’nın itibarı sarsılır olacak, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nin bir anlamı kalmayacaktır.
Oysaki çok farklı bakışlardan, çok farklı tabanlardan gelen siyasal hareketlerin bir araya gelişi, Türkiye siyaseti için yeni bir heyecan, yeni bir siyasal iklim yaratır olmuş ve de olmaktadır.