Cehennemde, Allah korusun, kafirler için, inşallah müminler yanmaz, yanan bedenler daha güçlü olarak tekrar tekrar yeniden yaratılacak, bitmeyen bir azapla kafirler ve günahı nispetinde müminler cezalarını çekeceklerdir. Bu Allah’ın kesin emridir.
“Dünyada Allah’tan korkmadan, kuldan, haktan ve halktan hiç utanmadan işlediğiniz kötülüklerin cezasını acıklı bir şekilde çekin” denilecektir. (Ankebut s.55)
Şimdi; bizleri dünyada rezil, ahirette hacil durumlara düşüren, günahlarımızdan koruyan en ulvi duygu, ilahi Allah korkusudur. Cebrail A.S., R.SAV.e insan suretinde geliyor, camide cemaatin huzurunda iman esaslarını Allah’ın emrettiği gibi R.SAV.e açıklıyor ve son olarak da diyor ki; “Ya Muhammed SAV. anil ihsani, yani ihsan nedir, ve kendi haline bütün hareketlerinde Allah’ın seni gördüğünü bilerek hareket ve ibadet etmendir. Sen Allah’ı, onu göremiyorsan da o seni izliyor” buyurdular.
Hikmetin başı Allah korkusudur. Yüce Allah bazı suç ve günahların cezasını bu dünyada gösterebiliyor ama esas olan Allah’ın kullarına ayetle sabit olan verdiği söz olarak işlenen günahların asıl cezasını ahirete ertelemiştir. Bu bakımdan bazıları ‘Allah belamı versin’ der, ama ulu Allah sözünden asla caymaz, onun için bu dünyada çektiklerimiz bizim hatalarımızın tabii bir sonucudur. Asıl ceza ahirettedir.
Allah’ın bu açık uyarılarına rağmen, Allah’tan korkmadan günah işleyenlere ulu Allah’ın sözü şudur; “Bu dünyada isteyen istediğini istediği gibi yapmakta serbesttir, ama orada, ukbada cehennemde cezasını en acı bir şekilde çekecektir. Bu dünyada kul hakkını, Allah hakkını, hayvanat hakkını çekinmeden korkmadan bal gibi yiyenler, ahirette zehir olarak kusacaklardır.”
Tekraren ifade etmemiz gerekirse, bütün bu dertlerden kurtulmanın çaresi, Allah saygılı, Allah korkulu, insan, sevgili olarak bütün kötülüklerden uzak kalmaktır. Bu ise yavrularımızın kalbine doğuştan itibaren onların beyinlerine, kalplerine, vicdanlarına, genlerine imanı, izanı, doğruluğu, dürüstlüğü yerleştirmekle mümkün olmaktadır.
NETİCE:
Bir toplumun tüm fertleri Allah korkusu ile yaşarsalar, kapıları kilitlemeye gerek kalmaz. Bir toplumda Allah korkusu yoksa, duvarları demirden yapsanız bile yine de kötülükleri önlemede bir fayda olmaz. Elini ateşe sokup da elin yanınca geri çektiğin gibi Allah korkusu insanı suçtan ve cezadan korur. Ne mutlu kalbinde Allah korkusunu taşıyanlara, kendilerini günahtan koruyanlara.