ALİME SAYGI VE GERÇEK DİN ÖNDERLERİNİN DEĞERİ
“Din önderi” dediğimizde, ilmiyle amil, sözleriyle kamil, olgun, saygıdeğer, mürşit, öğütverici olan, peygamber vekili alimler akla gelir.
Bu şeref ulaşılması çok zor, ama mümkün olan bir yüceliktir. Onun için birçok insan alim, bilgili olabilir ama irfan sahibi, arif olması çok daha zordur.
Çünkü, inandığını yaşamayan insanları aydınlattığı halde kendisi karanlıkta kalan alimler, önder ve rehber olamazlar.
Mevlana hazretleri, sözü-özü bir, yaşantısı tam bir Allah dostu olmayan alimleri; bütün insanları diktiği elbiseler ile giydirdiği halde kendisi çıplak kalan terziye benzetmektedir.
Hiç unutmayınız ki, dünya ve ahiret saadetinin temeli üçtür.
Birincisi, kâinatın, evrenin, alemlerin dünya ve ahiret yaratıcısı, yaşatıcısı, öldürüp dirilticisi, yani mutlak hakimi, kudret ve kuvveti sonsuz olan bütün mahlukat ona muhtaç, o yüceler yücesi hiç bir şeye muhtaç olmayan Hz. Ulu Allah cc.dir. Her insan onu bilmek ve ona inanmak zorundadır. İnsanların dünyada mutluluğu, ahirette kutluluğu, ebedi saadeti ancak buna bağlıdır.
Kâinatın mutluluk temelinin ikinci esası ise; yüce Allah peygamberler zincirinin son halkası, kainatın hürmetine yaratıldığı, alemlere rahmet olarak gönderilen, kıyamete kadar hatta mahşerde insanlığın ve özellikle inananların, müminlerin genel sigortası önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa SAV. efendimizdir ki, ulu Allah’ın emir, nehiy ve tavsiyelerini içeren, vahiyle bize bildirdiği ayetlerin mübelliğidir. En seçkin, en mükemmel, örnek, önder, hakiki mürşit, kamildir. Masumdur, asla günah işlemez, işleyemez. Korunmuş, insanlık için yaratılmış tek kutlu insandır. Allah’ın sevgilisidir.
Dünya ve ahiret saadetinin üçüncü temel esası, hakiki kaynağı ise; yüce rabbimizin ayetlerini, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa SAV.in örnek yaşayışını, öğütlerini bilfiil yaşantı edinen, insanlığa en iyi anlatan ve yansıtan insanlara gelecek bela ve musibetlere karşı duaları ile, yıldırımlara karşı korunma tedbiri olan paratoner görevi gören, Allah’ın Hz. Muhammed SAV.in gerçek temsilcileri din alimleri, manevi önderler, gerçek manada alim, arif, mutteki, Allah dostu olan ,toplumu ilmiyle, bilgisiyle, irfanıyla, yaşantısı ile aydınlatan nur insanlardır. Bu insanlar kendileri için değil, diğer insanlar için yaşayanlardır.
Şimdi Allah katında ve R.SAV.in nezdinde bu alim, fazıl, arif insanların önemi nedir, ona bakalım.
Kur’an’da, “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Elbette ki alimler yücedirler)” Zümer S. 10. Ayet.
“Kur’an’ı en iyi anlayanlar bilenler ilimde en yüksek seviyeye erenlerdir.” Ali imran S. 8. Ayet.
“Kullarımın içinde beni Allah’ı en iyi bilenler ve ondan en çok korkanlar, yani Allah’ı en çok sevenler ve Allah’ın da onları sevdiği kişiler, alimlerdir.” Zümer S. Ayet 71.
“Bizim verdiğimiz örnekleri (yani doğayı, kainatı, Kur’an’ı, hayatı) en iyi anlayanlar alimlerdir.“ Ankebüt S. 43. ayet.
“Gerçek alimler peygamberin varisi vekilidirler.” Hadisi Şerif.
“Alimin ölümü, alemin ölümüdür.” Kelamı Kibar.
“Alimin mürekkebi şehitlerin kanı gibi kutsaldır.” Hadisi Şerif.
“Cahil yaşarken ölür. Alim ölünce yaşar.”
“İlmiyle amil, yaşantısı ile halka örnek olan alimler güneş gibi aydınlatıcıdırlar. Bütün karanlıkları yok ederler.”
“Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum.” (Alimlerin piri Hz. Ali RA)
“Alimlerin ayağının çamuru, benim başımın tacıdır.” (Yavuz Selim Şey.İs. İbni Kemal’e Mısır seferinde söylemiştir.)
Bildiği ile amel etmeyen alim, meyvesiz ağaç gibidir. Yanmaya yarar.
Çoban koyunu kurttan, alimler ise insanları her türlü kötülüklerden koruyan kalkan gibidirler.
R.SAV. efendimizin dilinden gerçek alimlerin önemi: R.SAV. sahih bir sözlerinde buyuruyor:
“Ey ümmeti ashabım, bu dünyada cennet bahçelerinden yararlanın. Cennet ağaçlarının gölgesinde oturun. Cennet ağaçlarının meyvelerinden yiyin. Cennet ağaçları altındaki çeşmelerin soğuk sularından içiniz.”
Sahabiler; ya resulallah, bu dünyada cennet nimetlerinden yararlanmak nasıl mümkündür?
R.SAV. efendimiz buyurur;
Bu dünyadaki cennet bahçeleri ilim meclisleridir. Ağaçları ve çeşmeleri ilmiyle amil alimlerdir.
Meyveleri ve suları alimlerin sözleri, öğütleri ve tavırlarıdır. Yani, ilmini yaşayan, sözünün eri alimleri önder edininiz. Yolundan gidiniz. Öğütlerini dinleyiniz. O yol doğru yoldur. Sizi dünyada mutluluğa ahirette cennete götüren yoldur. Gerçek alimlere hürmet ediniz. Çünkü onlar Allah ve resulunun temsilcileridirler, buyuruyor.
Bu dünyada, bütün imkanlara sahip olsanız da yine de gerçek mutluluğa ulaşamazsınız. Çünkü bütün zevk ve sefalar sınırlıdır.
Her zevkin sonunda bir sıkıntı vardır. Devamlı yiyemez, içemez, şehvet, şöhret süremezsiniz. Bedeni doyurur ama ruhumuzu doyuramayız. Bunlar ilmi bir hakikattir.
Ruhumuzun gıdası, zikirdir, fikirdir, ibadettir, iyiliktir, yardımlaşmadır, barıştır, bölüşüm ve paylaşımdır. Allah ve resulallah inancının zevkine varmaktır. Dünyanın bütün zevkleri aldatıcı, yalancıdır. Hakiki sefanın önünde engeldirler. Gerçek alimler bizi bu engellere, tuzaklara karşı uyarıları ile koruyanlardır. Mübarek insanlardır. Alimleri sevin, sayın, hürmette kusur etmeyin, ama sahte olanlarına dikkat edin. İlmiyle amil olmayanlar, söylediklerinin aksini yaşayanlar sahtedir. Her bakan göz bunu görür, anlar ve bilir. Hakiki alimlerin dualarını alın, elinden tutun, dizinin dibinden ayrılmayın. Çünkü onlar ölü toprağa can veren bereket yağmurlarıdır. (Tabarani hadisi)
Bu önder alimler toplumda ne kadar çoksa toplumlar o kadar huzurludur.
Bu alimler sadece bu dünyada değil cennette bile kendilerine müracaat edilen kimseler olacaklardır. Cennet ehli yüce Allah’ın sonsuz nimetlerine kavuşunca nimet seçiminde şaşıracaklar ve alimlere danışacaklar.
O seçkin alimler cennette cennet ehline nimet seçiminde rehberlik edeceklerdir. Demek ki alimin ilmi ve irfanı bizler için önder ve rehberdir. Bize tabi olmak düşer.
Netice: Her mümin ve müslüman şunu iyi bilmeli ve uymalıdır, yaşamalıdır, olmazsa olmazıdır.
1.Hz. Allah cc. hazretleri,
2.Hz. Muhammet SAV. hazretleri.
3.Gerçek manada alim, fazıl ilmiyle amil, hakiki, davranışları ile kamil, örnek ve önder din alimlerine tabi olmalıdırlar. Çünkü kainatın temeli, özü, nüvesi, esası, hedefi, yani her şeyimiz bunlardır.