17 Ocak tarihinde yayımlanan, “Atatürk, Keşke Kurtarmasaydı Bizi” adlı yazıma pek çok ileti gelmiş.
Bu ileti sahiplerinden birinin uyarısıyla ayırdına vardım.
Şöyle bir göz attım ve az biraz yadırgadım.
Bundan önceki yazılarımla ilgili de pek çok tepki ve destek iletisi gelmişti ama bu defaki iletiler biraz farklıydı.
Kahır doluydu iletiler çünkü…
Sinir ve hırs basmış kalemlere…
Biraz endişe, biraz korku düşmüş yüreklere…
Gözyaşı ve üzüntü egemen olmuş yorumlara.
Okur Sayın K.M. Ağırnaslı şöyle demiş iletisinde.
“…Çok uğraştım, nezaket kuralları dışına taşmadan, duygularımı bilgisayarıma dökemedim. Çünkü duygularımı kontrol edemedim, hâlâ da edemiyorum. Küfür nedir bilmezdim ama kâğıda döktüklerimden utandığım için, o duygularımı içeren düşüncelerimi gönderemedim… O nedenle de telefonla ulaşmak istedim size, ulaşamadım.
Mecbur oldum kâğıda dökmeye.
Bu Siyasal İslamcılar, asırlardır bu toplumun beynini yıkaya yıkaya, insanları bu hale getirdiler…. Onun için biz dahil, tüm İslam Ülkeleri, Batı’nın güdümünde ve denetiminde yaşıyoruz. Onların direktifleriyle yatıyor, onların direktifleriyle kalkıyoruz.
(…)
Siyasal İslami hareketin dayandığı ya da dayandırıldığı temel nokta ‘Müslümanların zulüm gördüğü’ safsatasıdır. İnsanların beyni, çocukluklarından itibaren bin bir hurafeyle dolduruluyor.
(…)
Bu ahlaksızlara göre, Cumhuriyet, bu ülkede ezan-ı Muhammedinin sesini susturmuşlar! İslam dini dışındaki tüm dinler, şerdir, nifak yuvasıdır…
(…)
Bunların beyni uyuşmuş, uyuşturulmuştur. Televizyonda o zavallı hatunu izlerken acıdım. O kadar cahil, o kadar zavallı ki; Nene Hatun’u Maraşlı sanıyor. Millî Mücadelede ilk kurşunu, Sütçü
İmam’ın sıktığını, bu kişinin mesleğinin de imamlık olduğunu sanıyor.
Maraş’ta İlk tepkiyi gösteren Sütçü İmam değil, Çakmakçı Sait’tir. (…) Zır cahil zavallı, bunlardan bihaber zırvaladı durdu. Atatürk’ün, bu ülkeyi küllerinden nasıl yarattığını bilmiyor bu zavallılar. Bilenler de bilmezden geliyor.
Yobazlar ahde vefayı bilmezler Sayın Haboğlu. Kültürleri, eğitimleri müsait değildir. Bu dinci yobazlar, analarına, babalarına, karılarına vefa göstermezler ki, Atatürk’e göstersinler (…)”
* * *
Sadık okur, vefalı kadim dost Tarık Sadık kardeşim de iletisinde şunları yazmış. “…Bu coğrafyanın insanlarının beyni, asırlardır, boş ve yanlış bilgilerle abondone ediliyor. Yanlış bilgilenmeler ve hurafeler; insanlarımıza yanlış şeyler yaptırıyor, yanlış şeyler söyletiyor. İnsanlarımız onun için çatışıyor, onun için Tanrı ile kul arasına girme cüretini kendinde görüyor.
İnsanlarımız onun için huzursuz, onun için uygar yaşama uyarlanamıyor.
Onun için, tek bir kalkınmış İslam devleti yok.
“Ben Atatürk’ü sevmiyorum. Keşke İngiliz sömürgesi olsaydık, hiç değilse daha özgür olurduk” diyen zihniyet, yeni oluşmuş bir zihniyet değil.
Bu zihniyet, Mustafa Kemal’e “Beton Mustafa” diyen zihniyettir.
Bu zihniyet, sizin önceki yazılarınızda konu ettiğiniz, sizi tehdit eden, “Elbette yıkacağız heykellerini, hele o gün bir gelsin” diyen zihniyettir.
Bugüne kadar yer altında idiler, yeni yeni toprak üstüne çıkıyorlar ve hiç de azımsanmayacak sayıdalar. Şu an (Hoca efendilerinin taktiğiyle) stratejik önemi olan mevkilere sızma, çalışmaları yapıyorlar. Ve bu konuda, bayağı da başarılılar.
Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında, “İrticai olaylar tırmanıyor” dedikçe, güler; adamları paranoyaklıkla suçlardık. Demek ki haklılarmış, varmış bir bildikleri.
“Nuray Bezirganlar” çoğalarak geliyor ve gelecekler Üstadım.
Çünkü çok iyi çalışıyorlar(!) ve kendilerini çok iyi kamufle ediyorlar.
“Takiye”, bu insanların en büyük sanatları. Sıkıştıkları an kıvırmasını çok iyi biliyorlar.
Nitekim, bu hanım da ertesi günü, ‘Ben öyle demek istemedim’ diye kıvırmaya, çalkalamaya başladı.
Bu Hanım gibi daha nice yobazlar, nice hainler var bu ülkede.
Belki bilgi sahibisinizdir; Konya’da, Konya İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce, öğretmenlere yönelik olarak düzenlenen bir toplantıda; Ethem Gürsu adlı 12 yıllık bir Milli Eğitim Müfettişi, aynen şunları söyledi.
‘Derslerde öğrencilere, ‘Atatürk kimdir?’ diye soruyorum. Onlar da bana, “Atatürk bizi düşmanlardan kurtardı” diyorlar. Çünkü öğretmenler, yıllardır derslerde, Atatürk’ün herkesi kurtardığını anlatıyor. Sizin yere göğe koyamadığınız Atatürk, beni kurtarmadı arkadaşlar. Ben 55 yaşındayım, 20 yıl önce ölen birisi beni nasıl kurtarır!?...” diye alay etti.
Toplantıya katılan öğretmenlerden Günay Aslan, ayağa fırlayıp; “Terbiyesizlik yapma, Atatürk seni kurtarmadıysa, ananı kurtardı” diye bağırınca, tartışma çıktı, olay basına intikal etti.
Eğitim-Sen’in suç duyurusu üzerine, Ethem Gürsu hakkında, “Atatürk’e aleni hakaretten” dava açıldı.
Konya İl Milli Eğitim Müdürü Halil Şahin, ‘Müfettişler, Ethem Gürsu arkadaşları olduğu için, soruşturma yapmayı kabul etmedi, biz de konuyu Bakanlığa ilettik’ dedi.
Rezaletin boyutuna bakar mısın Üstadım, Milli Eğitimin tüm kadroları bu adamlar tarafından, ele geçirilmiş, diğer müfettişler (aynı görüşte oldukları için), bu meczup hakkında soruşturma yapmıyor ya da soruşturma yapmaya yanaşmıyor ya da soruşturma yapmaktan korkuyor.
Sizin de yazılarınızda sık sık vurguladığınız gibi aydın bozuntusu yazar efendiler de “İrtica tehlikesi yoktur, bunlar paranoyadır.” diyor.
Üstat, aha buraya yazıyorum, bir gün gelecek, ne olduğunun farkına varamadan İranlaşacağız…”
Türkiye, Almanya’dan böyle görünüyor.”
* * *
Buna benzer daha pek çok ileti, pek çok yorum, pek çok tepki var
Gönlüm, gelen iletilerin tümünü sizlerle paylaşmak istiyor ama, gazetemin bana ayırdığı yer bu kadar.
Değerli görüş ve yorumlarını bizlerle paylaşan tüm okurlarıma teşekkür ederim.