AH ÇORUM!... VAH ÇORUM!..

Abone Ol

Bu yazım, 27 Temmuz 2015 tarihli ÇORUM HABER’deki köşemde çıkmıştı. ÇORUM HABER’in 30 Eylül 2020 tarihli manşeti de aynı hususu, Çorum’un haklarını alamayışını dile getirdiği için “Ah Çorum!..Vah Çorum!..” başlıklı yazımı bir kez daha okurlarımıza sunmak istedim. Ne yazık ki, o tarihten bu yana görünüm değişmedi; komşular milletvekili değil “bakan” seçiyor, biz bakıyoruz.

Değerli hemşehrim Mehmet Yolyapar, şu bizim Çorum’u o kadar güzel anlatmış ki, eline yüreğine sağlık.

Ne verilirse onunla yetinmiş, ben de şunu istiyorum dememiş. Tam bir mütevazılık örneği sergilemiş, halen de bunu yapmaya devam ediyor.

İyi de ben yakın geçmişten bildiğim, şahit olduğum bazı anekdotlar yazarsam bana kızan, darılan olacak. Ama, aslolan Çorum olunca umurumda değil.

Öncelikle Çorum üniversiteye tam 14 yıl sonra kavuştu. Bu satırların yazarı olarak buna ayan beyan şahidim. Yıl 1992. O yıl 3 Temmuz’da 3837 sayılı Kanunla 21 Üniversite 2 Yüksek Teknoloji Enstitüsü olmak üzere toplam 23 Üniversite bir gecede kuruldu. Ben yükseköğretimde küçük bir şube müdürüyüm. Hasbelkader Üniversite, Fakülte, Enstitü…kuruluşlarına bakıyorum. Sakın ola ki bunları ben kuruyorum anlaşılmasın. Benim ne haddime. Ben kanun tasarı ve tekliflerinin prosedür gereği işlemlerini tamamlayıp, Milli Eğitim Bakanımızın imzasıyla Başbakanlığa sevk ediyorum. En azından konumum gereği nereye ne kuruluyor, görüyorum.

3837 Sayılı Kanun öncesi komisyonlarda tasarı görüşülüyor. Çorum ortada hiç yok. Rahmetli Demirel’i ikna eden Üniversiteyi kapıyor. Bakıyorum o günlerde Çorum’dan küçük olan Tokat, Niğde üniversite kapıyor. Çorum’a yok. Genel Müdürüme soruyorum “Neden Çorum yok” diye? Cevabı şu oluyor: “İyi de sizin bir Haydar Özalp’ınız, bir Ali Şevki Erek’iniz yok ki…”

Bu kanun çıktı. Akabinde bizim milletvekillerimiz harekete geçtiler. Gazetelere televizyonlara beyanatlar verdiler. “Çorum’a mutlaka üniversite kurduracağız. Bizler iktidar ve muhalefet milletvekilleri bu iş için siyasi geleceğimizi ortaya koyduk” dediler. Hemen tasarı, teklifler verildi.

Bir vesileyle dönemin Milletvekillerinden birisi Milli Eğitim’e geldi. Kendisine “Sayın vekilim girişiminiz için sizleri kutluyorum” dedim. “Sağol” dedi, “Biz bu iş için and içtik. Sonuna kadar gideceğiz”…Dayanamadım. O cahil cesaretimle “İyi de sayın vekilim, o defter kapandı. Ben burada küçücük bir şube müdürüyüm, ama size büyük bir laf edeceğim. Artık Türkiye’de 10 yıldan önce Üniversite kuruluşu gündeme gelmez sanıyorum” dedim. Ve büyük bir tepki gördüm. “İnşallah efendim. Keşke kursanız da ben de akademisyenlik yolunda birisi olarak kendi memleketimdeki üniversitede çalışsam” dedim.

Ve biliyor musunuz sevgili okurlarım, Ben 10 yıl demiştim ama, Tam 14 yıl sonra Çorum üniversiteye kavuştu.

Sevgili Yolyapar üstadımız Yozgat’a gıpta ediyor, haklı olarak. Ama şunu unutmayın. Yozgat sadece milletvekili seçmiyor. Her dönemde “bakan” seçiyor. Neredeyse her hükümette bakanları var. Bazen iki bakanları oluyor. Her istediklerini alıyorlar. Efendim alsınlar. Neticede bir Orta Anadolu şehri. Ama Çorumlu bence onları örnek alsın.

Madem bu ülkede her iş siyasi oluyor. Biz de Çorum’dan “bakan” seçelim. Akıllı hareket edelim.