Orman yangınları, ardından sel afeti...
İçimiz hâlâ yanıyor.
Bütün bunların üzerine bir de Taliban’ın vahşi görüntüleri sosyal medyadan eksik olmuyor. Kadınlara yapılan zulmü, insan izleyemiyor bile…
Nasıl bir inançtır bu? Nasıl bir insanlıktır?
Kadını insandan saymamak, sadece bir eşya olarak görmek, en küçük bahaneyle, işkenceler yapmak, katletmek hangi kafanın ürünüdür?
*
Bu kara taassubu görünce, ister istemez Atatürk’ümüze dönüyoruz.
Nasıl büyük bir deha, nasıl büyük bir devrimci olduğunu daha iyi anlıyoruz.
Atatürk’ün kıymetini bilmeyenler, özellikle de kadınlar iyi değerlendirsinler.
*
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Türk kadınının Kurtuluş Savaşı sırasındaki fedakârlıklarına, can pahasına mücadelelerine hayran kalmıştı.
Daha Cumhuriyet’ten önce, 21 Mart 1923’te Konya’da yaptığı konuşmada, “Büyük Türk kadınını çalışmalarımıza ortak kılmak, hayatımızı onlarla birlikte yürütmek, Türk kadınını ilmi, ahlaki, sosyal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı ve destekleyicisi yapmak gerekir” demişti.
Cumhuriyet’in ilanından sonra da, kafasındaki yenilikleri bir bir uygulamaya koydu.
*
17 Şubat 1926 tarihinde Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile Türk kadınına tüm medeni haklar tanındı.
Tek eşlilik, kadının ancak kendi rızasıyla evlenmesi, erkekle aynı miras hakkına sahip olması, eğitim hakkı, seçme ve seçilme hakkı…
*
Bu konuda daha pek çok ayrıntı verilebilir.
Türk kadını, bir kısmını tam ve özgürce kullanamasa da, bugün sahip olduğu hakları Büyük Atatürk’e borçlu.
Afganistan’a bak, demokrasinin, insan haklarının, laikliğin, hukukun üstünlüğünün olmadığı bir ülkenin kadınlar için nasıl bir cehenneme dönüştüğünü gör.
Söyleyecek başka da sözümüz yok.