Genelde fakirlik, yani halkın satın alma gücünün dibe vurması, fakirliğin yaygın hale gelmesi, iktidarların “eve dönüş” biletinin kesileceğinin ilk işareti gibi bir şeydir.
AKP’nin “yeteri kadar” ülke yönetiminde kaldığı ve son yılların heba edildiği anlamına gelen “eve” dönüş sinyallerinin ortaya çıkması, Yarı Başkanlık Sistemine benzer bir düzeni yaşamaya çalışan ülkemiz için “acı deneyim” oldu.
Evet acı deneyimden, “acı reçete”ye geldik sonunda.
Saray’ın efendisi sayın Erdoğan, sonunda “acı reçete”yi telaffuz etmek zorunda kaldı.
Bu reçetenin öne alınmasına vesile olan damat Albayrak beyin sanal alemden istifa etmesi de belki çok “hayırlı” oldu.
Peki sayın Erdoğan’ın fakirlikten kurtulma, ekonomiyi düze çıkarmak için kurmayı planladığı “yeni kadro”su, yani bakanlar kurulundaki büyük değişiklik ne zaman olacak ve yeni bürokratlar ne zaman işbaşı yapacak?
Tabii ki yeni hedef planı, muhtemel bir “erken seçim” düşüncesi, şu anda sayın Erdoğan’ın önünde duran 2023 takvimine göre şekillenecek..
“Erken seçim” cümlesini telaffuz ediyorum ya, hemen ardından bir soru gelir:
“Dilinin altındaki baklayı ıslak tutma, ne biliyorsan anlat o zaman bakalım”.
Gidişat belli.
Kahin olmaya gerek yok.
Üstelik aklın yolu bir.
Bu yol, 2023’e çıkmaz.
Hatta, 2022 bile zor.
Zaten, acı reçete de onun için acil.
Bu acil ve gerçekten “acı-tan” reçete, esasen üst gelir gruplarını hedef almalı…
Almalı ama nasıl?
Hani “İMF kapısına dayanmak zorunda kalabiliriz” diye aylar, hatta yıllardır yazıyoruz ya, belki bu gerçekleşmeyecek ama daha acı ve acıtıcı olan bir çok reçete halkın önüne konabilecek.
Herkes bu reçetede yazılanlardan nasibini alacak.
Bugün olmasa bile yarın.
Bunu yapacak kadrolar kimlerden oluşacak?
İşte en önemli nokta burası.
Siyaset ile ilişkisi olmayan…
Bundan sonra da politikayla ilişkisi olmayacak kadrolar, eğer kurulacak seçim hükümeti için ellerini taşın altın sokmaya niyetliyseler başarıya giden yolun sonunu getirebilirler.
Kadroların seçimi sayın Erdoğan’a ait olsa da, bu sefer gerçek dostlarına danışmak zorunda.
Sadece eski vefalı dostlarına değil, genç kadrolara da…
Belki dış ülkelerde ekonomi alanında isim yapmış ekonomi profesörlerine bile danışmak zorunda kalabilir.
Aklın yolu bir.
Elde var “acı reçete”
Üstelik çok da “acıtıcı”…
Bu krizin atlatılması sayın Erdoğan’ın (AKP’nin) geleceğini kurtarır mı?
Gemi, 18 yıl içinde sık sık su alıyordu…
FETÖ’nün makine dairesine bomba koymak istemesiyle işler sarpa sardı.
Tabii en son olarak Covit-19 virüsünü de unutmamak gerek.
Virüs, en çok geminin içindekileri etkiledi ve büyük telaşa sevk etti..
Tabii haliyle panik arttı.
AKP gemisi battı, batacak duruma gelince, tahlisiye sandallarına kendilerini atan MHP’lilerin, gemidekilere el salladıkları “sessiz “kalışlarından anlaşılıyor.
Ufuktaki tek çıkış yolu, yeni bir kabine ile erken seçim için yollara düşmek olarak görünüyor.