6’LI MASA VE KILIÇDAROĞLU...

Abone Ol

Bir yandan yazılı ve görsel medyanın ağırlıklı gündemi, yine “6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı kim?” üzerine yoğunlaşmakta.

Diğer yandan cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun grafiğinin giderek yükseldiği bir süreç yaşanmakta.

Ama:

Karşı cepheden 6’lı masanın kimyası bozulmaya çalışılırken…

Ve 6’lı masanın karar vermesinde bir bulanıklık yaratılmaya çalışılırken…

Ve de Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği üzerinden “kazanamaz” vurgusu yapılırken…

Kılıçdaroğlu patladı ve “benimle misiniz, değil misiniz?” ifadeleriyle biraz sitemkâr, biraz sert, biraz öfkeli bir çıkış yaptı.

Sonunda başta Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş ve Tunç Soyer olmak üzere CHP’li belediye başkanları, milletvekilleri “seninleyiz, yanındayız” diye peş peşe açıklama yaptılar.

* * *

Gelelim yukarıda ifade ettiğimiz Kılıçdaroğlu’nun Aleviliği üzerinden “kazanamaz” vurgusuna:

Yıllarca siyaset, inanç grupları üzerine inşa edilmek istendi. Ve de öyle oldu.

Yıllarca seçmen iradesi, inanç değerleri üzerinden yönlendirilmek istendi. Ve de öyle oldu.

Neredeyse seçmen sandığa gittiğinde, seçeceği adayın köküne, kökenine, etnisitesine bakar oldu.

Yıllarca toplum, inanç eksenli olarak kamplaştırılmak istendi.

Darbelerin kilometre taşları bile, yıllarca inanç eksenli çatışmalar üzerine döşendi.

Ama artık olmayacak gibi… Türkiye bu anaforları aşacak gibi… Ve de 2023 seçimleri bunun için bir başlangıç olacak gibi…

Ve de Türkiye bu tür kimlik, inanç, mezhep, yaşam tarzı üzerinden kurgulanan siyaset anlayışının yarattığı sorunları aşacak, gerçek bir demokratik kültürü yaşayacak gibi...

* * *

Aslında Kılıçdaroğlu, Türkiye siyasetinde farklı bir kimlik yaratmaya çalışmış ve de başarılı siyasi hamleleri olmuştur.

Nitekim kurduğu ittifakla, son yerel seçimlerde büyük kentlerin belediyelerinin kazanılması bir başarıdır.

Siyasetin farklı renklerini bir araya getirerek, demokrasi temelinde güçlü bir ittifak oluşturmak, yani 6’lı masanın oluşumu bir başarıdır.

2017 yılında Ankara’dan başlayıp İstanbul’da biten 420 kilometrelik “Adalet Yürüyüşü” bir başarıdır.

İYİ Parti’nin oluşum sürecinde, Kılıçdaroğlu’nun girişimi ile yapılan, Türk Siyasi hayatında ilk kez görülen siyasi manevra, bir başarıdır.

Ve de kim ne derse desin:

Millet İttifakı'nı bugüne kadar taşıyıp, bu birlikteliği siyasete yansıtabilmek...

CHP'ye karşı önyargıları büyük ölçüde kırabilmiş olmak…

Çoğunlukla muhafazakâr ve mütedeyyin seçmenden oluşan kitleyle sağlam bir iletişim kurabilmiş olmak bir başarıdır.

Elbette tüm bunlar, Kılıçdaroğlu’nun hanesine yazılacak bir başarıdır.

* * *

İşte tam da böyle bir durumda, ABD gezisi nereden çıktı diye sormak gerekti.

Çünkü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 9-13 Ekim'de Washington'da olacağını açıkladı.

Her ne kadar “bir devlet yetkilisiyle görüşmeyeceğim” dese de “daha hakkaniyetli paylaşıma inanan aktivistler ve bu uğurda mücadele veren isimlerle görüşeceğim” dese de bu gidiş hakkında çok şeyler söylenecektir.

Özellikle 2023 seçimleri yaklaşırken…

Özellikle de Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adayı söylemleri yüksek sesle dolaşımda iken…

de özellikle muhalefetin seçim kazanabilme şansının yüksek bir görüntüsü varken… Yani böyle bir ortamda ABD’ye gidiş, seçim sonundaki olası bir başarıya gölge düşürmüş olacaktır.

Çünkü :

“ABD’ye kendini tanıtmak için gitti” denilecektir.

“ABD’den ‘icazet’ almaya gitti” denilecektir.

“FETÖ’cülerle buluşmaya gitti” denilecektir.

Yani denilecektir de denilecektir…

Üstelik ABD Başkanı Joe Biden’in, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım” sözleri henüz canlılığını korurken…

Sonuç olarak diyebiliriz ki, Sayın Kılıçdaroğlu, 2023 seçim sonucuna kadar bir ABD ziyareti yapmamalıdır.

Çünkü bu ziyaret 6’lı masayı da töhmet altında bırakır olacaktır.