Torunlarımız ve bütün cihan,
Türk Ordusunu ve bu orduyu
İçinden çıkaran Türk ulusunu,
Elbette büyük bir saygıyla anacak
Ve takdir edecektir.
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
*
Salı günü Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, muazzez vatan toprağı uğruna verdiği zorlu Kurtuluş Savaşı mücadelesini başarıyla neticelendirerek Cumhuriyet’imizin kuruluşunu müjdelediği büyük zaferimizin 100’üncü yıl dönümünü kutlamanın onur ve gururunu yaşadık. Halen de yaşıyoruz. İnşallah bundan sonra da yaşamaya ve yaşatmaya devam ederiz.
100 yıl önce 30 Ağustos 1922’de Başkumandanlık Meydan Savaşı’nı kazanmıştık. 26 Ağustos’ta başlayan ve süratle yayılan, Büyük Türk Taarruzu sonucunda Yunan orduları bozguna uğramıştı. Bunun üzerine Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa “Ordular, ilk hedefimiz Akdeniz’dir, ileri!” emrini vermiş; kahraman süvarilerimiz İzmir yolunu tutmuşlardı.
vatanın her bir köşesi istiladan kurtuluyor, bir sel gibi akan ordumuz 9 Eylül’de İzmir’e varıyor ve düşmanı denize döküyordu.
Bugünkü hür ve bağımsız Türkiye, o günkü şanlı ve parlak zaferin eseridir.
* * * *
Önce şunu belirtelim: Aradan geçen 100 yılda ekonomik ve kültürel yönden çok büyük aşamalar kaydettik. Gelinen nokta iyi, fakat muhteşem de olabilirdi.
İncelendiğinde, Japonya ve Güney Kore gibi, muhteşemi gerçekleştiren ülke sayısı oldukça çok.
Konuşulduğunda, idarecileri, dış güçleri vs. suçlayanlar da çıkar. Olay o kadar basit değildir. Olumsuzluğun nedenleri irdelenip ortaya konulmalıdır. Bundan sonra daha iyi sonuçlar alınması için çalışılmalıdır.
Yine de, nereden nereye gelindiğini göstermek için birkaç anekdot sunacağım.
* * * *
Zaferden 14 ay sonra Cumhuriyeti kuruyoruz. Kuruluştan 10 yıl sonra da 10.Yıl Marşı’mız var:
“On yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan/ Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan/Demir ağlarla ördük, Anayurdu dört baştan.”
Büyük fedakarlıklarla yapılan, yokluklara neden olan bu olayı, zamanın ünlü karikatüristi, rahmetli Cemal Nadir; devrin Başbakanı İsmet İnönü’yü, elinde oyuncak tren olan küçük bir çocuğu taşıyan kadın olarak çizmiş, çocuğu Türkiye olarak göstermiş;
“Çok sıkıntı çekti, yokluk gördü, ben de ona tren aldım” şeklinde anlatmıştı.
* * * *
Eski hüviyetler, çok yapraklı cüzdan şeklindeydi. O devri yaşamış olan insanların hepsinin hüviyet cüzdanları aynı. Benim hüviyet cüzdanım hala duruyor. “Haziran ekmek karnesi verildi” gibi birçok damga var üzerinde. Ekmek almak için bir de karneniz olacak. Yoksa ekmek alamayacaksınız. Aklın kabul edeceği olay değil. Ama o olayları biz yaşadık.
* * * *
Ben askerliğimi Kırklareli 109.Piyade Alayı servis bölüğünde yaptım.
Alayın motorlu araçları bu bölüğe bağlı idi.
Garajda 30 tane G.M.C. kamyon vardı. Sadece 6 tanesini kullanabiliyorduk. 15 tanesinin kullanılamayışının sebebi akü yokluğu idi.
Bugün Türkiye, hedeflerini artık yüksek koyuyor. Kendi helikopterini, İHA ve SİHA’larını, askeri araç ve gereçlerini üretiyor ve bunları dünyaya ihraç ediyor. Yarım kalan “Devrim” hikâyemizi inşallah 29 Ekim’de ilk yerli otomobilimiz TOGG ile tamamlayacağız.
dışında kendi gözlem ve haberleşme uydularımız artık uzayda yerini alıyor. Başarılar arttıkça hedefler büyüyor. İnsanlı uzay görevleri planlıyoruz artık. Kendi savaş uçağı projelerimiz ülkemizi üst liglere çıkaracak projeler. İnşallah bu projelerde de muvaffak olmayı Cenab-ı Allah nasip eder.
Peki, bugün onlarca başarılı proje neyin sayesinde gerçekleşiyor?
ki 30 Ağustos 1922’de zaferle başlayıp, 14 ay sonra Cumhuriyeti kurarak bugünkü Türkiye’nin oluşmasının sağlanması sayesinde.
Bu vesile ile, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere İstiklal Savaşı’mızın tüm kahramanlarını, aziz şehitlerimizi saygı ve rahmetle, gazilerimizi minnet ve şükranla yâd ediyor, onur ve gururla Büyük Zaferin 100. yıl dönümünü kutluyorum.
En güzel günler sizlerin olsun.