30 AĞUSTOS 1922 BÜYÜK ZAFER

Abone Ol

102. yılını kutladığımız 30 Ağustos Zaferi; Mustafa Kemal Atatürk ve silah Arkadaşları'nın parçalanarak yıkılmış, mahvolmuş ve düşmanları tarafından idam hükmü verilmiş bir devletin moral çöküntüsü içinde dağılmış ordusunu, mahrumiyetler ve yokluklar içinde yeniden kurarak kazandıkları, tarihte eşi ve benzeri görülmemiş büyük bir zaferdir.

Mustafa Kemal Atatürk, savaştan önce akılcı ve planlı bir diplomasiyle karşısındaki birleşik cepheyi dağıtmaya, bir taraftan da içerdeki milli cepheyi güçlendirmeyi amaçlayarak, önce Sovyet Rusya, sonra da Fransa ve İtalya ile anlaştı. Fransa ve İtalya’nın çekilmesiyle düşman cephesi daraltıldı. Sovyet Rusya ile yapılan anlaşma ile de içerdeki milli cephe güçlendirildi.

El-Cezire Cephesi ve Doğu Cephesinden Batı Cephesi'ne önemli miktarda asker ve silah sevk edildi. Rusya’dan silah ve cephane alındı. Almanya ve İtalya'dan silah, cephane ve birkaç uçak alındı. Fransa’dan işe 1000 makineli tüfek ile 150 kamyon ve birkaç uçak satın alındı. Cephane taşımak için oluşturulan kağnı kollarının sayısı artırıldı. Ordunun yiyecek ihtiyacı için ambarlar oluşturuldu. Ordunun çarığa ihtiyacı vardı. 16 Ağustos 1922'de İsmet Paşa özellikle “çarık” istedi. 200 bin askerin ancak yarısı tam asker kıyafetindeydi. Diğer yarısı memleketlerinden geldikleri kıyafetlerle idi.

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, başından sonuna kadar Büyük Taarruzu bizzat planlayıp yönetti. Mart-Nisan 1922'de 4 haftasını cephede geçirdi. 13 Haziran 1922'de Sarıköy İstasyonunda İsmet Paşa ile görüştü. O görüşmede taarruzun Ağustos sonunda yapılması kararlaştırıldı. Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Haziran 1922 sonunda bir savaş planı hazırladı.

Başkomutan, 24 Temmuz 1922'de İngiliz Genaral Townshend ile görüşme bahanesiyle Konya’ya gitti. Oradan bir futbol maçını izleme bahanesiyle Akşehir’a geçti. 27 Temmuz 1922'de Akşehir toplantısında komutanlarla taarruz planını görüştü. Bu görüşmede Harp Okulu'ndan hocası olan ve büyük saygı duyduğu Yakup Şevki Paşa’nın plana itirazları üzerine Atatürk, “Hocam tüm sorumluluğu ben üzerime alıyorum” diyerek planın uygulanmasını kabul ettirdi.

Düşman karşısında kuvvet üstünlüğüne sahip olmadığımız için, tüm gücümüzle Yunan ordusunun en stratejik kanadına güneyden saldırılacaktı. Bunun için 40 imlik bir cephe derinliğinde 105 bin asker yığıldı. Asıl savaş alanı olarak Afyonkarahisar, Altıntaş ve Dumlupınar üçgeni seçildi.

6 AĞUSTOS 1922'de İsmet Paşa gizlice ordu komutanlarına taarruz hazırlık emri verdi. Aynı gün Ankara'ya dönen Atatürk, taarruz kararını Bakanlar Kurulu’na açıkladı. 14 Ağustos 1922'de birliklerin gizlice cephenin güneyine kaydırılması emrini verdi. Yunan Komutanları'nın ruhu bile duymadan yaklaşık 100 bin asker Afyon'un güneyinde toplandı.

17 AĞUSTOS 1922'de Başkomutan gizlice Ankara'dan cepheye hareket etti. Düşmanı yanıltmak için 20 Ağustos 1922'de Hakimiyeti Milliye Gazetesi, Atatürk'ün 21 Ağustos Pazartesi öğleden sonra Çankaya Köşkü’nde “çay ziyafeti” vereceğini yazdı. Oysa Başkomutan, 20 Ağustos'ta Akşehir’de ordu komutanlarıyla toplantıdaydı. Toplantıya mareşal üniformasıyla katılarak taarruz emrini verdi.

24 Ağustos 1922'de Başkomutanlık, Genelkurmay Başkanlığı ve Batı Cephesi Komutanlığı Afyon'un güneyindeki Şuhut'a taşındı. Aynı gece birlikler, derin bir sessizlik içinde cepheye yaklaştırıldı. 25 Ağustos 1922'de karargahlar, Kocatepe'nin güneyindeki Çadırlı ordugaha geçti. Aynı gün Başkomutan'ın emriyle İstanbul ve dış dünya ile her türlü haberleşme kesildi, sınırlar kapatıldı.

26 Ağustos 1922 sabahı saat 04.00'te Başkomutan Atatürk, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, at sırtında Kocatepe'ye hareket ettiler. Saat 05.00'de gözetleme yerine geldiler. Saat 05.30'da topçu ateşiyle Büyük Taarruz başladı.

Başkomutan bizzat cephedeydi. 20 Ağustos 1922'de Akşehir'e, 24 Ağustos'ta Şuhut'a, 26 Ağustos sabahı Kocatepe'ye, 27 Ağustos'ta Afyonkarahisar'a ve 30 Ağustos'ta da Zafertepe'ye giderek savaşı fiilen sevk ve idare etti.

30 Ağustos 1922'de Başkomutan Atatürk, 1.Ordu Karargahına, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa 2. Ordu Karagahı'na gittiler. Başkomutan Çalköy yakınlarında karargah kurdu. Burası, düşmanın mevzilerinin çok yakınında bir yerdi. 30 Ağustos 1922'de Çalköy'ün doğusunda, bizzat birinci hatta, 11. Tümen yanında savaşı komuta etti.

Başkomutan Atatürk'ün ifadesiyle Büyük Taarruz, “Afyonkarahisar, Altıntaş ve Dumlupınar arasında büyük bir meydan savaşı halinde 5 gün, 5 gece sürdü.”

Bu günlerimizi borçlu olduğumuz bu kahramanları her zaman saygı, minnet ve rahmetle yadetmeliyiz. Allah bu millete bir daha o günleri yaşatmasın.