29 EKİM

Abone Ol

Toplumun tüm kesimleri arasında tam bir kaynaşma olmasa da yine görkemli olarak kutlandı Cumhuriyet’in 99’uncu yılı.

Çünkü cumhuriyet, kaybedilmemesi gereken bir kazanımdı bu ülke için.

-Yaşama hakkı…

-Sağlık hakkı…

-Eğitim hakkı…

-Kadınlara seçme ve seçilme hakkı…

-Dilekçe hakkı…

-Düşünce, toplantı ve gösteri özgürlüğü…

-Din ve vicdan özgürlüğü…

-Konut dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği…

-Basın özgürlüğü…

-Medeni kanun…

-Laiklik…

-Saltanatın kaldırılması, hilafetin lağvedilmesi…

-Egemenliğin saraydan alınıp halka verilmesi…

Bunlar cumhuriyetin getirileri ve cumhuriyetle kazanılan değerler idi.

* * *

Bu kazanımlardan amaç:

“Çağdaş, laik, demokratik bir devlet” olmaktı…

“Hukuk devleti” olmaktı…

“Tam bağımsız” olmaktı…

“Yurtta sulh, cihanda sulh” şiarıyla verilen mesajı gerçekleştirmekti.

Kalemin silahtan tehlikeli görülmediği bir Türkiye olmaktı.

özgürlüklerden korkmayan siyasal ve sosyal bir yapı olmaktı.

Çünkü Cumhuriyetin ilanı, modern dünyaya açılımın ilk kapısı idi…

Çünkü Cumhuriyetin ilanı, “kulluktan yurttaşlığa” geçişin adım atması idi…

Çünkü Cumhuriyet devrimleri, bu toplumun kendi kimliğini ve de dilini bulması idi…

* * *

Ama her nedense yukarıdaki hedeflere ulaşmada sorunlar yaşandı, birçok hedefe yeterli ölçüde ulaşılamadı.

Yani bir “kanun devleti” olundu, ama tam bir “hukuk devleti” olunamadı.

Bağımsız, tarafsız, güven sağlamış bir yargı, yeterli ölçüde gerçekleşemedi.

“Üstünlerin hukuku” yerine “hukukun üstünlüğü” olunamadı.

Toplumsal hoşgörünün tohumları tam olarak yeşeremedi.

Özellikle farklılıklara karşı önyargılar yıkılamadı.

Nitekim tam 99 yıldır Kürt Sorunu çözülemedi, Alevi Sorunu çözülemedi.

Peki, neden?

Bunun nedeni cumhuriyet midir? Hayır.

Bunun nedeni cumhuriyeti kuranlar mıdır? Hayır.

Bunun nedeni olarak Türk toplumunun karakterinde, cumhuriyetle uyuşmazlık mı vardır? Hayır.

Bunun nedeni, bilinçaltındaki cumhuriyete ve cumhuriyet devrimlerine duyulan itiraz ve bu itirazın yok edilememiş olmasıdır.

Bunun nedeni, bu itirazların siyasi hesaplarla kullanılmış ve de kullanılmakta olmasıdır.

Bunun nedeni, ülkeyi yöneten ama cumhuriyetin hedefini kavrayamamış basiretsiz, yeteneksiz siyasi kimlikler ve siyasal anlayışlardır.

* * *

Elbette Mahir Ünal gibi saçmalayanlar da olacaktır ve de olmuştur.

Mahir Ünal AKP Grup Başkan Vekili olan bir milletvekilidir.

22 Ekim 2022 Cuma günü Kahramanmaraş’ta düzenlenen 8. Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı’nda demiş ki; “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao’nun Çin kültür devrimidir. Lügate dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir.”

Elbette bu sözler bilinçaltının bir yansımasıdır.

Elbette bu sözlerin altında Cumhuriyete duyulan bir itiraz vardır.

Ve de derinlerde halen canlılığını koruyan bir Atatürk karşıtlığı vardır.

Elbette bu bakış kişisel midir, bulunduğu siyasetin bir görüşü müdür? Bilemiyoruz.

Ama bulunduğu siyasetin bir görüşü ise bu görüş, vahim bir durumdur.

Oysaki Cumhuriyetle yaratılan kültür devrimi, Anadolu’nun kendi kültürüyle, kendi diliyle buluşmasıdır.

Ve de Cumhuriyetle yaratılan kültür devrimi, Anadolu’nun kendi kültürüyle, kendi diliyle yaşamasıdır.

Bu, böyle biline ve de böyle bilinmelidir.

Cumhuriyetin 99’uncu yılı tüm halkımıza kutlu olsun.