1950-1970 Kuşağının Gençleri

Abone Ol

Bir toplum bilimci, bizim yaş grubumuzda olanları; “Kişiliklerimize özgü, özel olarak üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…” olarak nitelemiş.

Üççeyrek asrı devirdiğime göre ben de bu kategoriye giriyorum.

1950 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş, en gencimiz (!) 50, en delikanlımız (!) 75 yaşında…

HÂLÂ 18'LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR KUŞAKTIR, BİZİM KUŞAĞIMIZ…

Kim miyiz biz?

??!!...

Günümüzün bebekleri gibi bebekliğini ya da çocukluğunu yaşamamış;

Hiçbirimizin altına hazır bez bağlanmamış;

Yokluk içinde büyümüş;
Şeker çuvalından pantolon, canik lastikten ayakkabı giymiş;

Okullarında ABD çıkışlı süt tozu içirilerek beslenmiş, bir garip kuşağın çocuklarıyız.

Renkli çocukluk resimlerimiz bile olmadı bizim.

Bırakın renkliyi çocukluk resimlerimiz bile olmadı bizim.
Hiçbirimiz kreş, dershane ve de özel okul yüzü görmedik.

*    *    *

(Yazımın bundan sonraki bölümüne Yavuz Turhan Kardeşim devam edecek)

… …

“En azımız 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sağ salim paçayı yırtmıştır...
Harp de gördük biz darp de…
Ve daha neler gördük, neler yaşadık.

Baskının, çatışmanın âlâsını, sorgularda işkenceyi bile gördük.

Ve yine en azımız 10 ekonomik krizden nasibini almıştır...
Ne yaptıysak yoluyla yordamıyla kendi karakterimize, kendi huyumuza uygun yaptık.

Bu neslin ipe sapa gelmeyen deli tayları 68'liler, adlarını kanları ile tarih sayfalarına yazdılar...

Bütün bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mıdır;  bu durum tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı bu vatanı karşılıksız ve de hesapsız sevmiştir...

1950 ve 1970 yılları arasında doğan bu özel üretimin çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duyguları zirve yapmıştır...

Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmişlerdir...

Çoğu simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatlarda amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır...

Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, geneli bir baltaya sap olmuştur...

Dikleşmeden dik durmasını bilmiş, şahsına münhasır özel bir nesildir...

Görevini, sorumluluğunu bilen;  konu onuru olunca bir pire için bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1950 ile 1970 yılları arasında doğan nam-ı diğer dinozorlardır...

Nesilleri tükenmek üzere olan bu kuşağın bireylerine iyi bakın...

Çünkü  üretimi sonlandı bunların...

Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalkıyorlar...

*    *    *

Bu nesil neden özel biliyor musunuz..?

Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti...

Dozer gibi dünya milletleri geçti...

Hayat bu nesli sınadı, sınarken yumcaladı ama tüketemedi...

Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi...

Dostu için can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi...

Bu nesil, katı, aksi, set ve yarı delidir.

Ama bir o kadar da mert, hoş görülü ve merhametlidir...

Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir...

Yani bu 1950 ve 1970 yılları arasında doğan bu dinozorlar tam müzelik, antika bir nesildir...

O neden sevgili okurlarım 1950 - 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, anne, baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge, dede anneanne babaanne (her neyiniz varsa) değerlerini iyi bilin..!

Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir...

Oturun, eni boyu konuşun onlarla, onlardan geçmişi öğrenin...

Sonra arar  ama bulamazsınız...

Çünkü onlar yakın tarihin son canlı kaynak kişileri, her biri iki ayaklı sözlü yakın tarih kitaplarıdır...