18-24 MART YAŞLILAR HAFTASI

Abone Ol

Doğum ile ölüm arasına hayat deniyor. Kimi kısa, kimi uzun. Ama yaşanan zamanın uzunluğu değil onu nasıl yaşayıp değerlendirdiğiniz mühim.

Dört başı mağrur bir ömür geçirdi, Ahiret ve dünyayı eşit götürdün, dünyalığını helal yoldan kazandın ve Ahiret azığın koynunda ise ne mutlu sana. Ne mutlu böyle bir ömür geçirene Yetim başı okşayıp, hasta ziyaret edip, fakiri görüp gözetip, çalışıp, çalıştıran olmak olmalı insanın emeli. İnsanın hedefleri olmalı ve o hedeflerine erişirken daha ileri hedefler seçmeli kendine. Hep iyiyi, hep güzeli hedeflemeli insan.

Yaşlı insanlar bulundukları yaş itibariyle daha sakin, daha oturaklı ve daha tecrübeli oluyorlar. Eğer sabrı da öğrendi iseler bu da balı kaymağı oluyor.

Mesela orduları Generaller idare ederken neden genç yüzbaşılar sadece bir bölükten sorumlu oluyorlar? Çünkü bir şeyler birikiyor ve bu geçen zamanla birlikte tecrübe oluyor.

Tabiki ihtiyarlığında güzel yanları var. Fakat ihtiyarlık gelince insanda güç gidiyor. İnsanın gözü normal ihtiyaçlarını bile yapmaya kesmez oluyor. Ee bin yıl yaşayacak değilsin ya Azrail’in kapıyı çalmasına her an bir adım daha ilerleniyor.

Geçen ve döndürülemeyen zamanda doktorlar arkadaş, ilaçlar yandaş oluyor. Ağrılar, tatsız rüyalar hep yanında. Çocukluk, gençlik hatıraları, askerlik günleri anlatılıp duruluyor torunlara.

Ben gençlere diyorum ki, ben sizin gibi genç olamam ama siz benim gibi ihtiyar olursunuz inşallah.

Herkese hayırlı sıhhatli bir ömür, hayırlı ve güzel bir ölüm versin ulu Rabbim. Amin.

YAŞ 60 OLUNCA;                            28/01/2002

Çocuk kalmayı başaramadım

İstemedim ama büyüdüm

Gençliğim elimden uçtu da gitti

Baktım, ihtiyarlık çaldı kapıyı.

İhtiyarlık durdurulamayan bir hastalık

Ağrıyla, sızıyla iyiyse arkadaşlık

İhtiyarlıkta yerinde ise sağlık

Bu en büyük bahtiyarlık.

Gencim diyorum kimse inanmıyor

Alnımda mı yazılı ihtiyarlığım?

Göğsümde sanki yafta asılı

Kocaman adamlar diyor; emmi, dayı!

Ben ihtiyarım demesem de,

Rüyalarım bile kocamış

Ağaçlar görüyorum kurumuş

Tarlalar görüyorum, buğdayı biçilmiş

Ebemi görüyorum, beli bükülmüş.

Dişlerim kesmiyor her şeyi

Ağzımın tadı yok eskisi gibi

Baharın yeşili uçuk gibi

Yazların bile tadı yok eskisi gibi.

Ne çabuk geçti baharlar güzler

Sırtımı ısıtmıyor sımsıcak yazlar

Kapıyı seyrek açıyor en yakın dostlar

Yaşın 60'ı geçtiği zaman.

Günde üç beş defa canın sıkılır

Yolda yürürken ayağın burkulur

Gevremiş dal gibi kemiğin kırılır

Yaşın 60'ı geçtiği zaman.

Saygı ve sevgilerimle.