10 KASIM’LARDA ATATÜRK...

Abone Ol

Gideli tam 84 yıl oldu…

Çünkü o tam 84 yıl önce Cumhuriyeti, başta gençlik olmak üzere bu ülkenin halkına emanet etmiş, 1938’in 10 Kasım’ında bırakıp gitmişti.

Ama unutulmadı… Kurucusunu unutmadı bu ülkenin insanları…

Tam 84 yıl ona saygısını ve sevgisini sunarak, yine ondan cesaret almak istedi bu toplum ve de bu ülkenin gençliği.

Ve daha da önemlisi, ona ülkenin durumu iletildi, ülkenin gidişi şikâyet edildi.

Bu nedenle, ülkenin “hal ve gidişi” hakkında ben de bu şikâyete ortak olmak istedim.

***

Evet, Atam…

Sen “Korku üzerine egemenlik kurulamaz” demiştin.

Demiştin ama bu ülke, yıllarca korku üzerine inşa edildi. Darbelerle terbiye edilir, baskılarla susturulur oldu Atam.

***

Sen, “Tam bağımsızlık, elbette siyasi, mali, iktisadi, askeri, adli, kültürel, vs. her alanda tam bağımsızlık, tam serbestliktir” demiştin.

Ama ordusu NATO'ya bağlı, siyaseti ABD'ye bağlı, ekonomisi “Küresel Sermaye”ye bağlı bir ülke olundu Atam.

***

Sen, “Efendiler ve ey Millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz” demiştin.

Ama ülke cemaatler arasında pay edilir oldu. Kurduğun parti bile kurucu değerlerden arındırılır, cemaatlere açılır oldu Atam.

***

Sen, “Basın ulusun ortak sesidir. Bir güç, bir okul, bir yol göstericidir” demiştin. Ama bu ülkede basın ya yandaş yapılır oldu, ya da bastırılır oldu Atam.

***

Sen, “Yurtta barış, dünyada barış” demiştin.

Ama ne ülkemizde barış sağlanır oldu ne de komşularımızla Atam.

Ve de ülkede bugün, etnik ve inanç kimlikli bir yarılma yaşanmakta Atam.

***

Ve Atam, tam 84 yıl anma programları yapıldı seni anlatmak için.

Ama anlatılamadın, anlaşılamadın Atam.

Tarihlerde sen, bayramlarda sen anlatıldın.

Kitaplar yazıldı, köşeler yapıldı senin için.

Yürüyüşler yapıldı, mitingler yapıldı senin adına.

Ama yine anlatılamadın, yine anlaşılamadın Atam.

Oysaki çocuk yaşta senin adınla büyüdü bu toplum. Senin devrimlerin, senin ilkelerin beyinlere kazındı bu toplumun.

Yine de toplum Atatürkçü ve Atatürk karşıtı gibi yarılmış oldu Atam.

***

İşte şimdi sormak gerekti Atam.

Seni biz mi anlatamıyoruz, yoksa toplum mu anlayamıyor?

Eğer Atatürkçü değerler aşınmakta ise...

Ve de bu ülke, halen seni tartışmakta ise...

Bu işte bir sakatlık var demektir Atam.

Aslında bu toplumun seninle bir sorunu yoktur. Bu ülkede sağcı-solcu, Alevi-Sünni, bütün halkın sevgisi ve saygısı yüksektir sana.

Yani sorun toplumda değil Atam.

Sorun; seni anladığını sananlarda, anladığını sanıp anlatamayanlarda Atam.

Sorun; darbelerle seni koruyanlarda, seni bir korku simgesi yapanlarda Atam.

Ve daha da önemlisi; senin evrensel bakışını 1938'de dondurup, toplumu ve günümüzü okuyamaz bir kimliğe dönüştürenlerde Atam.

Oysaki sen, “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum” demiştin. Ve de “Benim manevi mirasım bilim ve akıldır” demiştin.

Demiştin ama bu söz, bir duvar yazısı olarak kaldı Atam.

Ve de bir kesim seni “tabu” yaptı, bir kesim sana “deccal” dedi Atam.

***

Ve sen, “Okuyan-yazan, soran-sorgulayan bir nesil” demiştin.

Ama soran-sorgulayan, vatan haini gibi görüldü Atam.

Sen, “Gerçeği konuşmaktan korkmayınız” demiştin.

Ama gerçeği söylemekten ve de söyleyenlerden korkulur olundu Atam.

Sen, “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” demiştin.

Ama fikri bağlı, vicdanı bağlı, irfanı bağlı nesiller yetiştirildi Atam.

Sen, “Düşünceler zorla, şiddetle, topla, tüfekle kesinlikle öldürülemez” demiştin.

Ama cezaevleri, karakollar, mahkemeler düşünenlerin terbiye edildiği (!) mekânlar oldu Atam.

Sonuç olarak, sana şikâyetlerim ve iletmek istediklerim şimdilik bu kadar Atam.