Bu yazının ilmi bir yanı ve esaslı bir dayanağı yok. Buna benim yetkim ve bilgimde müsait değil. Ben sadece halkın anlayacağı ve benim anladığım şekilde ölüm ve ötesini içimden geldiği gibi en samimi duygularımla anlatmaya çalışacağım:
“Kalktı göç eyledi kervan elleri, ağır ağır giden kervan bizimdir”
Bizim kervanda yıllardan 1936, aylardan Haziran’ın 6’sı ve de günlerden Cumartesi gününde yani doğduğumuz andan itibaren gündüz gece yoluna devam ediyor. Hala da etmekteyiz çok şükür.
Dünyaya gelen her canlı ölümü tadacaktır. Doğduğumuz andan öldüğümüz ana kadar geçen zamana Dünya Hayatı deniyor.
Dünyada insanlar çeşitli imtihanlardan geçiriliyor, sabrı, şükrü ölçülüyor. Paralı, pullu, güzel günlerde ne yapıyor?, Şükrünü eda ediyor mu? Yoksa “ben oldum” sevdasına düşüp Yaradanı bile unutuyor mu!
İnsanların çoğunluğu böyle davrandıkları ve yaradanı unuttukları çeşitli zamanlarda büyük ceza ve azaplara uğratılmışlardır. Kavimler yok edilmiştir. En bilineni Nuh tufanıdır. Bundan başka insanlara yanlışları çoğaldıkça, çeşitli zamanlarda Peygamberler gönderilmiştir. İnsanlara gelen ilk Peygamber Adem (a.s) olup, son peygamber peygamberimiz Hz. Muhammet Mustafa (s.a.v)dir. Bunlar arasında ayrıca 128 bin daha peygamber geldiği bildirilmiştir.
Dünyada Evliya daima bulunmaktadır. Hala da mevcuttur. Peygamberler mecbur kalınca mucize, evliyalarda keramet gösterirler.
Mal mülk konusuna gelince, mülk Allah'ındır. İnsanlar onun üstünde nöbet tutar, ölünce de mirasçıları nöbeti devralır. Bu böyle devam eder gider. İnsanoğlu ölünce de 15 arşın bezden başka bir şey götüremez. Ora da amelleriyle baş başa kalır. İman etmeyenin vay haline!
İnsanın imanının belirtisi amelleridir. Dünyada Allah’la beraber olanlara ne mutlu. Bana göre, Allah’la beraber olmak her an postun üstünde olmak değildir. Onun istediği gibi yaşamak olup, çalışmak ve insanlara faydalı olmak lazımdır. Ama bu arada emirlerine uyup öyle de yaşamaktır. Bunları yapmak insanın amellerinin de iyi olması demek olur.
İnsanların ölünce ot gibi çürüyüp gideceğini sananlar büyük yanılgı içindedirler. Evet ceset çürüyecektir. Ya ruh? Ruh yaşar, kabir sualleri sorulur. İkinci büyük soru için kıyamet gününe kadar bütün ruhlar bekler.
Ölüm bir sırdır. Sır ol arakta kalacaktır. İnsanoğlu, şunu çözdüm bunu çözdüm diye palavra atar durur amma daha bir rüyanın çözümünü bile yapamamıştır. Alemde, denizde damla olan dünyayı bile çözememiştir.
Rab: Rabbimiz Alemlerin Rabbidir. O Alemler ki; o alem o kadar büyük ki, ışığı sönen bir yıldızın farkına milyonlarca sene sonra varılıyor. Yani o yıldızın uzaklığı ışık hızıyla milyonlarca sene uzakta bulunmakta.
İnsanoğlunun bunca zavallılığına rağmen bunca mucizeyi, ölümü çözdüğünü sanan ve ölünce dirilinmeyeceğine inanan zavallılar var.
Eğer ahiret, cennet ve cehennem olmasa (vardır, asla şüphemiz yoktur) çok büyük haksızlık ve adaletsizlik olurdu. Bir tarafta 20 yaşında vatan millet uğruna şehit düşen yiğit, bir tarafta vatanı para uğruna satan şerefsiz! Bir tarafta elinde olup hiçbir şeye tenezzül etmeyen memur, bir tarafta gırtlağından gelinceye kadar rüşvet yiyen, çalan çırpan hırsız birisi!
Bir tarafta 25 yaşında dul kalmış, dizinden üstü görünmeyen mümin kadın, bir tarafta zinanın adını birlikteliğimiz koyan, sözde sanatkar edepsizler!
Bunları saymak, uzatmak mümkün. Ama bu tür ahlaksızlarla, Allah nasıl yaşayın diyorsa öyle yaşayan ve yaşamaya çalışanlar bir olur mu? Onun için herkes her şeyin hesabını verecek, günahlarının cezasını çekecektir. Fakat er veya geç Allah diyen herkes cennete girecektir.
Ne mutlu iman ile ruhunu teslim edenlere. Ne mutlu ki sevapları günahlarından ağır gelenlere. Allah merhametlilerin en merhametlisidir, bağışlayıcıdır. Yeter ki, kul hakkı ile ahirete göç edilmesin. Onun hesabı çok çetindir. Hayvan hakkı ve inkarcıların hakkı bundan da önce gelir.
Ölüm geçici dünyadan ebedi aleme göçüştür. Rabbin istediği gibi yaşanmışsa daha ilk geceden kabir de izzet 'i ikram başlar diye düşünüyorum. Özlediğin insanların ruhlarıyla beraber olunur. Rabbimizin sonsuz nimetlerine gark olunur sanıyorum.
Düşünebiliyor musunuz! Dünya nimetleri orda ki nimetlerin yanında denizde damla. Sevdiklerinle, özlediklerinle, yıllardır görmediklerinle, senden büyüklerle, küçüklerle hep berabersiniz. Tahayyül bile edemeyeceğiniz nimet ve sefa içinde bulunacaksınız.
Ölüm hiçlik değil. Yok olma da değil. Faili meçhul bir yok olma hiç değildir!
Rabbimizin bir hikmeti ilahisi, Rahmeti sonsuz Allah'ın bir Lütfu, bu dünyadan ebedi aleme bir göçüştür. İnşallah asıl vatanımız olan cennete uğurlanıştır.
Yeter ki, Hazreti Allah kulum, HZ. Peygamberimiz “ümmetimdir” desin. DENİLENLERDEN OLURUZ İNŞAALLAH!
Bu içten ve samimi duygularımla Allah'a emanet olunuz diyor saygı ve sevgilerimi sunuyorum Efendim. (01.10.2001)