Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim konuşmalarının başladığı andan günümüze kadar; Halkların Demokratik Partisi’ni “terör örgütü ortağı” gördüğünü, işbirliği yapmayacağını ilan etti.
HDP bütün ortaklıklara açık olduğunu, koalisyon kuruluşlarından kaçmayacağını, son günlerde konuşmaya başladı.
AK Parti’nin karşısında muhalefeti oluşturan üç parti birlikteliği olmadıkça yenilgiden kurtuluş olmayacağını seçim sonuçları, ayan beyan gösteriyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adaylarına bakıldığında Ekmeleddin İhsanoğlu politik geçmişi olmayan tek aday. Üstelik CHP ve MHP tarafından ortak Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmiş, ikinci derece oy almış. Oy sayısı da küçümsenmeyecek kadar yüksek.
Bahçeli iki adayın kalacağı 4. tur seçimde HDP’nin oy vereceği adaya oy vermeyeceğini açıkladığı andan itibaren Deniz Baykal’ın seçilme şansı sıfırlanmış oluyor. Eğer meclis başkanlığı AK Parti’nin elinden alınacaksa tek yol kalıyor; Deniz Baykal’ın adaylıktan çekilmesi Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylıkta kalması. Dört işlemi bilen herkes tarafından yapılacak olan bu basit hesabı muhalefet CHP ve HDP cephesi yapamıyor.
Fırsatı kaçırdıktan sonra da “MHP, Meclis Başkanlığı’nı AK Parti’ye hediye etti. Hayırlı olsun!” gibi ifadeler kullanıyorlar.
Burada denilebilir ki, “MHP’nin tavrına neden uymak zorunda olalım?” MHP bu tavrı ile demokratik olmayan kırmızıçizgi koymuş olabilir. Haksız da olabilir. Ama açık ve net olarak tavrını koymuştur. Bu tavrı doğru okuyup ona göre meclis başkanlığını kapacaksın ya da kaçırdıktan sonra hikayeler düzenleyip ağıtlar yakmayacaksın.
Mesele bu kadar basit.
En güzel günler sizlerin olsun.