Ben bunları sıralarken yüzünde patlamak üzere bir fırtınanın ifadesi olduğunu görsem de sözlerimi sürdürdüm. Sanatçı olmanın maddi ve manevi bedeli vardır. O bedel ödense de teslimat garantisi yoktur. Sanat eğitimi veren nice kurumdan mezun olanların küçük bir yüzdesi ancak sanatçı olurken diğerleri çeşitli yerlerde çalışıp emekli olur ve giderler. Dedim ya teslimat garantisi yoktur sanatçı olmanın ödenen onca bedele rağmen.

Büyük bir hışımla çekip gitti. Birkaç hafta veya ay sonra onu caddede gezerken gördüm, yanında çantasını taşıyan biri vardı. İhtimal “bedia” dediklerini basacak bir belediye veya şirket bulmuştu.

Bunları niye anlattım? Hülya Duman, “Bir İntihar, Bir Yazar; Bir Gelenek, Bir Ülke Yukio Mishima” başlıklı yazısında Mishima adlı Japon yazarı anlatmak için önce Japon tarihini hatmeder. Biz okurlara da hızlı bir ufuk turu yaptırır bu konuda. Yetinir mi? Asla. Japon edebiyatı ile halvet olur. Amaç Yukio Mishima’yı anlatmaya nereden girilir, sorusunun yanıtını bulmaktır. 

“Kolay anlatırım sandığım Mishima’yı okudukça eksiklendim ve pek çok yan okuma yapmam gerekti. Sonuç mu? Yaklaşık sekiz ay Japon edebiyatında konuşlandım. Popülist yazarları, Haruki Murakami’den tutun da Natsume Soseki, Kazuaki Takano, Kanae Minato, Sayaka Murata, Yasunari Kavabata…  İtiraf etmeliyim daha çok okumak isterdim. Sevdim, bahsettiğim yazarların epeyce de kitabını okudum. Ne ki kendi toprağımı özlemiştim, Deli İbram Divanı ile sert bir geri dönüş yapıp, soluklanmak istedim. Daha sonra yazmak için birikmiş oldu. Olsun, anlatırım hepsini, özellikle Soseki’yi”

Yazar, seçtiği konuda kaçınılmaz olarak araştırma yapar. Ancak bu onun mutfak çalışmasıdır. Yemeği yaparken ki püf noktalarını kimseyle paylaşmaz. Hülya Duman’ın farkı işte burada ortaya çıkıyor. Edebiyatın, sanatın adaylarına ne kadar sarp ve dikenli ve sabır isteyen bir yolculuğun onları beklediğini de yaptıklarını arka bahçesini sunarak rehberlik ediyor. Benzer bir olay tiyatro seyircisi için de vardır. Sizin rahat koltuklarda seyrettiğiniz oyun ne çileli uğraşlarla sahneye konulur, derdim hep.

Bitti mi? Elbette hayır. Yazarın bütün külliyatı okunacak ve demlenmeye bırakılacaktır.

Ayrıntı sanatın kök hücresidir. Yazar için yaptığı tıp deyişiyle söylersek onun tomografisini çekmektir.

İşte örneği.  “Söz konusu kişi Mishima ise, hayatındaki dramatik ilginçliklerin pek sonu gelmez. İşte tüylerimizi kaldıracak bir şey daha! Gerçekte, doğduğundaki ismi, Kimitake Hiraoka’dır. Kendisine yazar ismi olarak aldığı ise; Yukio Mishima’dır. Japoncada Yukio “kar” demektir. Mishima da Fuji Dağı’nda bir köyün ismidir. Nasıl da hesaplı gitmiştir; Fuji Dağı, Bereket Denizi Dörtlemesi’nin üçüncü kitabı olan, Şafak Tapınağı bölümünde sık sık ismi geçen bir dağdır. Gelelim trajik örtüşmeye; Yukio Mishima ismi tam okunduğunda Japoncada “ölümle lanetlenen muammalı şeytan” anlamına gelmektedir.”

Hülyalı Gezmelerde okurun şöyle bir seyir defteri var:

Babamın Güzel Kitapları Vardı, Aşk Mektupları/ İki Satır İki Satırdır Bedri Rahmi-Eren Eyüboğlu,  Edip Cansever-Alev Ebüzziya, Semerkant ve Fedailerin Kalesi Alamut Amin Maalouf / Vladimir Bartol,  Bir İntihar, Bir Yazar; Bir Gelenek, Bir Ülke Yukio Mishima, Kitap Üçlemesi; Ucunda Ölüm Var, Aşıklar Bayramı, Babamın Bağlaması Kemal Varol, Bastiani Kalesi’nin Yeşil Askerleriyiz: Tatar Çölü Dino Buzzati, Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı Romain Gary, Mürekkep ve Diğer Kitapların Işığında Sabahattin Ali, Sinemanın Garip Dervişi Ahmet Uluçay, Sıcak Külleri Kaldı, Erguvan Kapısı Oya Baydar, İki Kitap Kurdunun, Lüzumsuz Kadın Rabih Alameddine Üzerine Konuşmalarıdır!, Olağan İnsanların Olağan Dışı Başarısı; Devrim Arabaları.

Türk ve dünya edebiyatında gezinirken araya giriveren filmler…

Yazımızı Hülya Duman’dan bir alıntı ile bitirelim bari.

“Kelimelerin gücüne hep inandım. Yazının, kurmacanın büyük zamanı içinde birbirine akrabalık etmiş, el vermiş, yazarların izini bulmak; okumaksa bildiğin adrenalin. Edebiyatın kurduğu koşulsuz akrabalık ruhumu ısıtıyor, onları birbirine teyellemek, edebiyatın sadık terziliğini yapmaksa kanatlandırıyor. Bize bırakılan bu büyük hazinede kaybolup kaybolup bambaşka yollara yahut yine yeniden aynı yola çıkmak ne muazzam şey!”

Meraklısı için ek: Babamın Güzel Kitapları Vardı, Hülya Duman, Klaros Yayınları, 2024, Ankara.