Erdoğan; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Kurtuluş Savaşı’nın lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün, kurucusu ve lideri olduğu Kuvayı Milliye hareketini, köktendinci terör örgütü Hamas ile aynı kefeye koydu.

“Türkiye’de Kuvayı Milliye ne ise, Hamas da odur...” dedi.

Bu sözün bir tarih bilmezlikten kaynaklanacağını sanmıyorum. Tüm batı dünyasının terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas’ın, Ulusal Kurtuluş Savaşımızda TBMM açılmadan önce işgal güçlerine karşı savaşan Milli Kuvvetlerimize benzetilmesi inanılır bir olay değildir. Tarihsel gerçekleri ve olguları açıkça çarpıtmaktır.

Hamas; Şeriatçı bir terör örgütüdür. Evrensel değerleri yok sayar. Din temeline dayalı düzen ister. Modern yaşam biçiminden yoksundur. Uygarlık çağdaşlık söylemleri ona yabancıdır.

Kuvayı Milliye; Ülkesini işgal etmek isteyen emperyalizme karşı, en zor ve çetin koşullarda halkı örgütleyerek uğraş veren Milli Kuvvetlerdir. Tek dertleri vatanlarını savunmaktı. Bu kuvvetlerin verdiği mücadelenin sonucu, tam yüz yıl önce bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığında vücut bulmuştur.

Bakınız bizden tam yüz yıl sonra Araplar Mısır’da, Yemen’de, Tunus’ta, Sudan’da bizim yüz yıl önce geçtiğimiz yere gelmeye çalışıyorlar.

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın iktidarda olduğu sürece Hamas’la ilişkileri, , Filistin Devlet Başkanı ve Filistin Kurtuluş Örgütü eski liderlerinden Mahmud Abbas yerine, Hamas’ın liderlerinden İsmail Haniye ile görüşmesi, şeriatçı kökten dinci örgüte karşı ilgisini ve bakışını ortaya koyuyor.

Erdoğan’ın şeriatçı ve köktendinci anlayışa ilgisini destekleyen başka söylemleri de belleklerimizdedir. Daha önce de “Türkiye’nin Taliban inancıyla ters bir yanı yoktur!” demişti. Gerçi kendisinin olmayabilir fakat Türkiye’deki büyük demokrasi güçlerinin sorunu vardır. O güçler bugün kendisini aslında muhalefete düşürmüştür. Mevcut seçim sonuçları, gelişmiş bir Avrupa ülkesinde olsa, halk iradesi dikkate alınarak, hükümet hemen istifa ederdi. Demokrasinin olmadığı ülkelerde bu gelenek yoktur.

Tarih Hamas’ın Filistin Kurtuluş Örgütü Lideri Yaser Arafat’ın, bağımsız Filistin devleti kurmasını önlemek için ABD ve İsrail devletinin desteğinde kurulduğunu yazıyor. En yakın destekçileri de ABD kuklası Suudi Arabistan ve Katar devletiydi.

Kuvayı Milliye daima askeri hedeflere yönelik eylemler düzenlerken Hamas sivil hedeflere yönelik terör eylemleri yapmıştır.

Kuvayı Milliye’nin  sonucunda yaşadığımız bir Türkiye Cumhuriyeti vardır. Hamas’ın hiçbir hesaba uymayan eylemleri sonucunda, yanmış, yıkılmış bir Filistin vardır.

Ak ile karayı, gece ile gündüzü kıyaslamak ne kadar anlamsızsa, Hamas ile Kuvayı Milliye’yi özdeşleştirmek o derece anlamsızdır, akıl ve bilime aykırıdır.