Pandemi sürecinin devam ettiğini ve tedbirlerin aynı ciddiyetle sürdürülmesi gerektiğini, ancak son normalleşme ile birlikte adeta “pandemi öncesine” dönülmüş gibi serbest ve pervasız bir ortam oluştuğunu anlatan Yolyapar, “Bu aşırı gevşeme nedeniyle, mutasyona uğrayan koronavirüs, yeniden etkin olmaya ve vakalar artmaya başladı. Oysa, aşılama sayesinde daha kontrollü olacağı umut ediliyordu. Çorum’da aşı sırası geldiği halde aşı olmayanların oranı yüzde 30’a yakın. İnsanların aşı olmama gibi bir kişisel özgürlükleri olabilir, ama toplum sağlığını tehlikeye atmaya da hakları yok. Dolayısıyla, aşı olmayanlara çok ciddi kısıtlamalar uygulanması bence doğru olacaktır. Zira, başta esnafımız olmak üzere, ülke ekonomimizin ve aylarca evde oturup psikolojisi bozulan insanlarımızın yeni bir kapanmaya tahammülü yok.” diye konuştu.
Orman yangınlarının milli morali sıfıra indirdiğini, yangına tanık olanlar kahrolurken, ekran başında izleyenlerin de gözyaşlarına boğulduklarını ifade eden Mehmet Yolyapar, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yangın bölgesinde büyük özveriyle, insanüstü gayretle çaba harcayan, kamu görevlisinden gönüllüsüne, yöre halkından duyarlı sanatçısına kadar herkese şükranlarımı sunuyorum. Bu yangınları maalesef her yıl yaşıyoruz, ama bu yıl çok daha büyük, hiç görülmemiş boyutlarda oldu. Terör örgütünün kundaklaması söz konusu olabilir. Bu yaratıkları nefretle lanetliyorum. Çünkü orman yakana insan denemez. İnsanlarımızın ihmali de orman yangınlarına sebep olabiliyor. Ama, küresel ısınmadan kaynaklanan etkenleri de gözden uzak tutmamamız gerekiyor.”
“Bana göre asıl sorgulanması gereken ise, orman yangınlarına karşı ne kadar hazırlıklı olduğumuz…Hiç bahanelerin arkasına sığınmadan, ülkede yeterli sayıda yangın söndürme uçağı bulunmayışının günahı, bu ülkeyi yönetenlere aittir. Türk Hava Kurumu eğer iyi yönetilmiyorsa, iyi yönetilir hale getirilmeliydi. Elindeki uçakların bakıma ihtiyacı varsa, bakımları sağlanmalıydı. Gerekiyorsa yeni uçaklar alınmalıydı. Hatta THK dışında da, örneğin Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde de yangın söndürme filosu oluşturulmalıydı. Kurban derilerinin başka yerlere kanalize edilmesi için THK çökertilmemeliydi. Nice canlarımızı, paha biçilemeyecek değerde ormanlarımızı, ormanda yaşayan canlıları kaybettik. Nice vatandaşımız evini-ocağını kaybetti. Canlar geri getirilemez, ama bu yaraları bu millet elbette sarar. Önemli olan bu felaketten ders çıkarmayı bilmektir.”
“Umut Radyo’daki her programımızda biz, toplumsal barıştan bahsediyoruz, birlik-beraberlik- kardeşlik türküleri söylüyoruz; yüreğimizdeki umudu ve sevgiyi güçlü biçimde muhafaza etmemiz gerektiğini vurguluyoruz. Siyaset kurumunun arktık bıkkınlık veren, insanları yoran, bitap düşüren kutuplaştırıcı diline rağmen, biz, umudu ve sevgiyi içimizde yaşatmaya, barış, adalet, insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve özgürlük taleplerimizi halkımızla paylaşmaya devam ediyoruz.”
Duayen gazeteci Mehmet Yolyapar, 15 Temmuz hain darbe girişimi ile ilgili soruyu yanıtlarken, demokrasiye her türlü müdahalenin karşısında olduğunu belirterek, “Emperyalist bir saldırı ile karşı karşıyayız. 15 Temmuz’da olduğu gibi dini kisveli bir takım oluşumlar da kullanılabiliyor, mülteci akını gibi oldubittilerle ülkenin demografik yapısının değiştirilmesine de çalışılabiliyor. Ben, mülteci akınını da emperyalist bir plan olarak görenlerdenim. Dolayısıyla, 15 Temmuz’dan ders çıkarmak zorundayız. Devleti başkaca tarikatların, cemaatlerin etki alanına bırakarak, yeni felaketlere zemin hazırlıyor olabilir miyiz diye herkesin ciddi ciddi düşünmesi gerekir.” ifadesini kullandı.
Meltem Danışman Çınar’ın “24 Temmuz Basın Bayramı” ile ilgili sorusu üzerine de Yolyapar, “Ülkede basının yüzde 90’ı yandaş, yüzde 10’u muhalif olarak nitelenir hale gelmişse, elbette basın özgürlüğünden söz edilemez. Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmazıdır. Özellikle ekonomik baskılarla basın özgürlüğünün ortadan kaldırılması, ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.” dedi.
Meltem Danışman Çınar, Çorum Belediyesi’nin pandemi sonrası konserler ve çeşitli etkinlikler düzenleyerek sosyal ve kültürel ortamı canlandırmaya çalıştığını, Çimento Fabrikası’nın satın alınmasından uygulamaya konulan kültürel projelere kadar bir dizi sevindirici gelişmenin izlendiğini belirterek Yolyapar’ın bu konudaki değerlendirmelerini aldı. Mehmet Yolyapar, Belediye’nin çalışmalarına ilişkin özetle şu görüşleri dile getirdi:
“Belediye’nin Çimento Fabrikası’nı satın almasını, ben son derece başarılı bir operasyon olarak değerlendiriyorum. Gerçi, Çorumlu’nun hayali başkaydı; tozu ve gazıyla yıllarca Çorum’un havasını kirleten fabrikanın bir başka yere yeni teknolojiyle göre kurulmasını ve ünlü ‘Çorum Çimentosu’nun yaşatılmasını istiyordu. Ama olmadı. Şimdi Belediye’den bu yeri en isabetli şekilde ve kentin nefes almasını sağlayacak bir anlayış içinde değerlendirmesini bekliyoruz.”
“Hitit Festivali’nin en güzel tarafı, yıl boyu belki de mahallesinin dışına hiç çıkmamış kadınlarımızın, çocuklarının elinden tutup Gazi Caddesi’ne çıkmaları, çocuğunun eline bir dondurma verip adeta hiç yaşamadıkları bir akşamı yaşamaları ve çocuklarına yaşatmalarıydı. Belediye’nin düzenlediği açıkhava konserlerinde ve etkinliklerinde de ben bu tabloyu gördüm ve mutlu oldum. Sayın Başkan’ı ve çalışma arkadaşlarını kutluyorum.”
“Melikgazi’de şehrin ihtiyacının yüzde 20’sini karşılayacak bir su kaynağı bulunması çok sevindirici. Zira, barajların dibi göründü. Koçhisar Çorum’u susuzluktan kurtaracak, ama Koçhisar’daki su miktarı da pek parlak görünmüyor. Çorum, önüne hemen yeni hedefler, yeni projeler koymak zorunda. Hep söylediğim gibi, içmesuyu projelerinin birbirini izlemesi, biri bitince yeni projenin hazırlığına başlanması gerekiyor.”
“Önceki Çorum Belediye Başkanı Zeki Gül’ün çabalarıyla, kendisinin kayınbiraderi olan SAHA İstanbul Genel Sekreteri, Emekli Albay İlhami Keleş, Çorum’da savunma sanayii ile ilgili çok önemli bir toplantı gerçekleştirdi. Makina imalat ve çelik döküm sektörlerinde çok önemli bir güce sahip olan Çorum’un savunma sanayiinde ciddi roller üstlenebileceğine inanıyorum. Bu toplantı, geçmişteki nezaket ziyaretlerine benzemiyor ve somut sonuçlara ulaşacak gibi görünüyor. Ben zaten şunu net olarak söylüyorum: Çorum için bir toplumsal barıştan, bir de sanayileşmeden vazgeçemeyiz.”
(Haber Merkezi)