Türk Büro Sen’in 1. Olağanüstü Genel Kurulu’nda konuşan Sami Çam, haksızlıklara dur diyebilmek adına bir süre önce milletvekilliği aday adaylığı için görevinden istifa ettiğini belirterek bu sayede sendikacılık birikimi ile kamu çalışanlarının da siyaset alanında var olduğunu göstermiş olduğunu vurguladı.
Kamu çalışanları için 2016-1017 yılı toplu sözleşme sürecinin 1Ağustos 30 ağustos tarihleri arasında gerçekleştirileceğini anlatan Çam, “Sarı sendika eğer bir kez daha kamu çalışanlarını toplu sözleşme masasında pazarlayacaksa ve yine 30 günlük pazarlık süresinin daha 1. oturumunda kamu çalışanlarını satacaksa bizim bundan sonraki eleştirilerimizin karşısındaki kurum, siyasi hükümetler değil kamu çalışanını satan sendikanın ta kendisi olur. Kamu çalışanları borç batağındadır. Enflasyon farkı ve temmuz ayındaki zamla beraber maalesef %20’lik vergi dilimine girmiştir. Ülkemizde Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre yılın ilk üç ayında 45 milyar ihtiyaç kredisi kullanılmış olup, bu krediyi kullananların 10 milyarını asgari ücretin altında maaş alan insanlar oluşturmaktadır. Buradan bakıldığında ülkemizde yaşayan bireylerin borç batağına saplandığını ve geleceğini ipotek altına alarak hayatını idame ettirmeye çalıştıkları görülmektedir” dedi.
Vergi sisteminde çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alınması gerekirken dolaysız vergilerin hat safhaya ulaştığını belirten Çam, her türlü zorunlu ihtiyaçta KDV, ÖTV gibi dolaysız vergilerin insanları bıktırdığını söyledi. Kazançtan alınmayan verginin sadece tüketimden alınan vergi olduğunu kaydeden Çam, “Bu vergi anlayışında zenginin ödediği vergi ile fakirin ödediği vergi eşitlenme noktasına gelmiştir. Nitekim 1980 yılında dolaylı vergi oranı %37 iken 2013 yılında bu oran %69’a çıkmıştır. Bu da ülkemizdeki adaletsizliğin ciddiyetini göstermektedir.
Sendikacılığımızın ana ilkeleri çalışan, üreten, yol gösteren ve hak ettiğini alan sorumlu bir sendikacılıktır. Devletini, ülkesini ve milletini bölünmez bir bütün olarak gören sendikacılık anlayışına sahibiz. “Bizim ilkemiz, önce Ülkemiz” şiarı doğrultusunda hareket etmekteyiz. Ülkemizin gelmiş olduğu noktada milli bütünlüğümüz için birlik ve beraberliğe ihtiyacımız vardır. Ülkemizin bulunduğu coğrafya içerisinde insanlarımız ve uzaktaki kardeşlerimiz kan, gözyaşı, cinayetler, vahşice katliamlara maruz kalmaktadır. Nitekim bu mübarek ramazan ayında baktığımızda Doğu Türkistan, Musul, Kerkük, Bayındır Bucak, Filistin, Karabağ gibi dünyanın dört bir yanında Müslüman Türk Milleti işkence, eziyet ve katliamlara maruz kalmaktadır. Tek, özgür ve güçlü olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti her ne kadar bu coğrafyalara ve milletlere yardım etmeye kalksa da kimi zaman dengesiz, kimi zamanda yetersiz kalmaktadır. Dünya Türklüğünün ve Müslümanların yegane kurtarıcısı, yegane sahibi yüce Türk Milletidir.
Ülkemizin güney sınırlarında meydana gelen olaylar endişe vericidir. Arkasında Suud, İsrail, ABD destekli bir kürdistan bölgesi kurmak isteyen emperyalistler ve ona göz yuman iş birlikçileri şunu bilmelidirler ki yapmış oldukları hesapları Türk Milleti bir gün muhakkak tersine çevirecektir.
7 Haziran seçim sonuçlarına bakıldığında ülkemizde siyasi partilerin uzlaşmacı, diyaloğa açık ve Türk Devletinin çıkarları noktasında taviz vermeyen bir yapı öngörmüştür. Bu yapı içerisinde siyasi partilerimizin bir an önce hükümeti kurup acil alınması gereken dış politika ve iç politikadaki yanlışları düzelterek ülkenin içerisinde bulunmuş olduğu belirsizlik sürecinden kurtulması gerekmektedir. Ayrıca kamu çalışanları açısından 1 Ağustos-30 Ağustos tarihleri arasında yapılacak olan toplu sözleşme sürecinde bizler karşısında etkin bir hükümet olması ve kamu çalışanlarının taleplerini üst düzeyde karşılaması en büyük talebimizdir” diye konuştu.
(Erkan BAYATLI)
Editör: TE Bilisim