AKP iktidarı döneminde sayıları iki kat artan dershanelerin “paralel ile mücadele” adı altında kapatılarak özel okula dönüştürme girişimlerinin ilk sonuçlarının ortaya çıkmaya başladığını belirten Öztürk, “Türkiye’deki bütün dershaneler 1 Eylül 2015 tarihinde resmen kapatılacaktır. Dershane hizmetini Haziran ayında sonlandırmaları gereken bu kurumların yerini alacak kurumlar "temel lise" olmaya başlamıştır. Temel liselerin hem ortaöğretim programını uygulayacak hem de öğrencilerini üniversite sınavına hazırlayacaktır. Normal okullarda haftalık 40 saat ders olmasına karşın, temel liselerde haftalık ders saatinin 25 saat olması planlanmakta, bu durum özellikle 12. sınıf öğrencilerinin bu liselere kayıt yaptırmasına neden olmaktadır. Her ne kadar bu kurumların adı temel lise olsa da pratikte yine dershanecilik faaliyeti yapılacak, lise müfredatı büyük ölçüde göstermelik olarak uygulanacak; böylece zaten sorunlu olan lise eğitiminin niteliği daha da düşecektir” dedi.
Temel lise adı altında öğrenim verecek ve öğrencileri üniversite sınavına da hazırlayacak olan bu liselerin ücretlerinin şimdiden dershanelerin üç katını bulduğunu ifade eden Öztürk, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“AKP hükümetinin dershaneleri kapatma yönündeki kararı sonucu velilerin sınavlara hazırlık faturası en az üçe katlanmış, lise son sınıf fiilen üniversite hazırlık sınıfına dönüşürken temel liselerin son sınıfına kayıt fiyatları 16-25 bin TL arasına yükselmiştir. Hükümet bir kez daha "kaş yapacağım derken göz çıkarmış" fatura yine öğrencilere ve velilere yıkılmıştır.
Nitelikli bir eğitim sistemi oluşturmak için, tek başına eğitim sisteminin kamusal nitelikli olması ve kamu kaynakları tarafından finanse edilmesi elbette yeterli değildir. Kamu tarafından herkese eşit ve parasız olarak sunulması gereken eğitimin laik, bilimsel ve demokratik bir içerikte olması, kamusal, nitelikli bir eğitim sisteminin oluşturulması açısından zorunludur. Bu anlamda Eğitim Sen’in yıllardır savunduğu ve eğitim hakkının temel ayaklarını oluşturan kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim talebi gerçekleşmediği sürece, ne eğitimde yaşanan çürümenin önüne geçmek ne de yaşanan sorunlara kalıcı çözümler üretmek mümkün olacaktır.”
(Haber Merkezi)
Editör: TE Bilisim