Emek Partisi (EMEP) Merkez İlçe Başkanı Feyzullah Aygün, Sivas katliamının üzerinden 22 yıl geçtiğini ifade ederek, benzeri katliamların bir daha yaşanmaması, geçmişte yapılan katliamların tüm sorumlularının açığa çıkarılması ve yargılanmasının ancak tüm inançlardan, etnik kökenlerden işçi ve emekçilerin, aydınların, gençlerin, kadınların güçlerini birleştirmesi ile sağlanabileceğini dile getirdi.
Sivas katliamı nedeniyle EMEP Çorum İl Örgütü’nde bir basın toplantısı düzenlendi. 7 Haziran seçimlerinde HDP’den milletvekili adayı olan Muharrem Özünel ve Meliha Üşüdür’ün yanı sıra parti yöneticilerinin de hazır bulunduğu toplantıda konuşan EMEP Merkez İlçe Başkanı Feyzullah Aygün, “22 yıl önce 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta, Pir Sultan Abdal Şenlikleri için Sivas'a giden ve çoğunluğu aydın ve sanatçılardan oluşan kişilerin kaldığı Madımak Oteli asker-polis, resmi-sivil devletin tüm güvenlik görevlilerinin gözleri önünde, birkaç gün öncesinden hazırlığı yapılarak organize edilmiş gerici-mezhepçi yobaz güruh tarafından ateşe verilmiş ve 35 canımız diri diri yakılmıştır. Katliamı önlemeyen dönemin yetkilileri asla yargı önüne çıkarılmadı” dedi.
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Halkla güvenlik güçlerini karşı karşıya getirmeyiniz. Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... ", Başbakan Tansu Çiller’in “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir”, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’nün katliam öncesi yardım istendiğinde “En kısa zamanda takviye güç gönderilecek, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacaktır”, Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun ise “Bir defa şöyle bir fatiha okuyalım. Şunların ruhuna el fatiha diyelim” dediğini anımsatan Aygün, katliamcı zihniyetin bugün de devam ettiğin söyledi.
Yargılanan ve ceza alan birkaç kişi olmakla birlikte asıl sorumlular ve planlayıcılarının yargılanmadığı gibi davanın da 2012 yılında zamanaşımına uğratıldığını ifade eden Aygün, açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Zamanaşımı kararını değerlendiren dönemin başbakanı R.Tayyip Erdoğan “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” diyebilmiştir. Maraş, Çorum, Gazi, Uludere ve benzeri katliamların hiçbirinde gerçek failler, emir verenler yargılanmamıştır ve binlerce "faili meçhul” dosya devletin karanlık-tozlu-kirli kozmik odalarında bulunmaktadır.
AKP 12 yıllık gerici-baskıcı iktidar döneminde toplum yaşamını dini kurallara göre şekillendirme, "dindar ve kindar nesiller yetiştirme" yönünde yasal düzenlemeler yapmış ve farklı inanç gruplarını, mezhepleri, etnik kökenleri birbirine kışkırtacak söylem ve politikalar geliştirmiştir.
AKP'nin IŞİD (Irak Şam İslam Devleti) gibi katliamcı çeteleri desteklediği bilinmektedir. Emperyalist güçlerin ve AKP iktidarı başta olmak üzere bölgedeki işbirlikçi-gerici yönetimlerin bölge ülkelerine müdahalesi ve kirli savaş politikalarıyla beslenip büyüyen DAİŞ (IŞİD) canavarı, Kobanê’de gerçekleştirdiği alçakça saldırıyla katliamlarına bir yenisini daha eklemiştir.
Kobanê’de ve Rojava’nın pek çok bölgesinde YPG’nin ve Rojava halklarının kahramanca mücadelesi karşısında tutunamayan ve yenilgi üstüne yenilgi yaşayan DAİŞ çetesi, ancak Türkiye’deki AKP iktidarının desteğiyle yaptığı saldırılar ve sivilleri hedef alan katliamlarla savaşı sürdürüyor.
Bu son katliamla birlikte, artık AKP’nin DAİŞ’e verdiği desteği tartışmanın, kanıtlamaya çalışmanın hiçbir anlamı yoktur. AKP’nin DAİŞ’e destek verdiği artık bütün dünyanın bildiği ve şu ana kadar yüzlerce belge, bilgi, görüntü vb. ile kanıtlanan bir gerçektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, IŞİD'in Kobane'de yaptığı katliam sonrası "Suriye'nin kuzeyinde bir devlete müsaade etmeyeceğiz" diyerek, ülkemizde ve bölgede yeni katliamlara zemin hazırlayan politikalara devam edeceklerini göstermiştir.
Sivas-Madımak, Kobane ve benzeri katliamların bir daha yaşanmaması, geçmişte yapılan katliamların tüm sorumlularının açığa çıkarılması ve yargılanması ancak tüm inançlardan, tüm etnik kökenlerden işçi ve emekçilerin, aydınların, gençlerin, kadınların güçlerini birleştirmesi ile sağlanacaktır.
Gerçekten laik ve demokratik bir ülkeyi kurmak için en geniş halk ve demokrasi cephesini oluşturmak, geçmişte yaşadığımız tüm acıların, katliamların hesabının sorulmasının önemli bir adımı olacaktır.”
(Taner ŞİMŞEK)

Editör: TE Bilisim